Beşiktaş ailesi olarak üzücü bir haftayı geride bıraktığımız düşünülebilinir.
Bana sorarsanız üzücü mü? Bu cezaya sebep olan,
''neden'' üzücü ''sonuç'' ise çok üzücü değil.
Şimdi aklımda çocuklugumun hatırlayabildiğim
dönemlerıne ait bir cümle var.
''Bu evde Beşiktaşlı olmayana ekmek yok, su yok'' derdi babam
İlk başta kulağıma
çok gaddar gelen bu cümlenin daha sonra cok da nahoş olmadığını farkettim.
Aslında babam bize bu cümle ile Beşiktaşlı olmanın kendisi için ne
kadar kıymetli olduğunu anlatıyor ve bizim de bu kıymetli varlığa sahip olmamızı istiyordu.
Bir insan hayatini asgari şartlarda su ve ekmek
ile idame ettirebilir.
Ve babam Beşiktaşlı değilsek bize bu asgari şartları bile layık görmüyordu şüphesiz.
Bu cümleden kendi adıma
çıkardığım bir sonuç daha var;
Bir lokma ekmeğim, bir yudum suyum, bir de Beşiktaşım olsun yeter.
Varsın bu sene de Avrupa'ya
gitmeyelim.
Bizler, Beşiktaşlı olmayı tercih edenleriz.
Beşiktaşlılık metozori ile olmaz.
Sevinmek ile hiç alakalı değildir.
Kazanılan başarılarlada ilgisi yoktur.
Beşiktaş bir insanın içinde ya bir aşktır yada bir aşk!
Hepinizin bildiği üzere dün potanın
kartalları Efes ekibi ile play-off 3. maçını oynadı.
Salon hakkında bir bilgi paylaşmam gerekirse rezaletin son perdesiydi nokta.
Maç adına
herşey rüya gibi başladı diyebilirim.
Benim gibi oradaki binlerce taraftar maçın Efes üstünlüğü ile biteceğini o dakikarlarda tahmin etmezdi.
Hala inanasım gelmiyor.
Beşiktaş iyi oynamadı, hakemler kötüydü, Efes maçı çok istedi gibi bir sürü haber okudum gazetelerde ve sosyal
medyada.
Söylenenler umurumda değil.
Sadece eskiden tribünlerde açılan bir pankartı potanın kartallarına ithaf etmek istiyorum.
'' REMZİN KARTALLARI GİBİ MANİLERİ YEN AŞ, BU VASIFLAR SANA LAYIKTIR EYY ŞANLI BEŞİKTAŞ''
twitter: https://twitter.com/#!/jda_kayra