Beşiktaş'ın Çek futbolcusu Tomas Sivok, Lig TV'de Quiz'in konuğu oldu ve çarpıcı ifadeler kullandı. Çek defans yayıncı kuruluş LigTV'nin ilgiyle takip edilen Quiz programına konuk oldu.
Milli futbolcu birbirinden ilginç sorulara çarpıcı cevaplar verdiği röportajında kendisi ile ilgili bilinmeyen bir çok konuya da açıklık getirdi.
İşte Sivok'a sorulan sorular ve aldığı cevaplar:
UNUTAMADIĞIN GOL :
Avrupa Şampiyonası Play-off elemelerinde Karadağ'a attığım gol. Maçın 92. dakikasıydı o golle Avrupa Şampiyonası'na katılma hakkı elde ettik. Bizim
için çok önemli bir maçtı.
EN GÜZEL ASİST :
Sparta Prag oynarken gelen bir ortada topu ceza sahası dışından ön direğe
doğru indirmiştim. Çok güzel bir vole golü olmuştu.
UNUTAMADIĞIN MAÇ :
2008-2009 sezonunda kupa finalinde Fenerbahçe'ye
karşı İzmir'de oynadığımız ve 4-2 biten karşılaşma unutamadığım maçtır.
EN SEVİNDİĞİN MAÇ :
En sevindiğim maç
şampiyonluğu kazandığımız Denizlispor karşılaşması.
EN KÖTÜ OYNADIĞIN MAÇ :
Yine aynı sezon Ankaraspor'a karşı
oynadığımız maç. Önce kendi kaleme gol atmıştım sonra ise kırmızı kart görüp takımımı 10 kişi bırakmıştım.
EN İYİ OYNADIĞIN MAÇ
:
Bu soruyu cevaplandıracak kişi ben değilim. Maçlarda genelde kötü oynamamaya çalışıyorum.Çok çok iyi oynadığım karşılaşmalar da var,
ancak bunu benim söylemem doğru değil.
EN ANLAMLI MAÇ :
Sparta Prag forması giyerken Slavia Prag'a karşı oynadığımız
maçlar çok anlamlıydı. Beşiktaş'ta Fenerbahçe'ye ve Galatasaray'a karşı oynadığımız maçlar ve milli forma altındaki tüm karşılaşmaların anlamı benim
için çok büyük..
EN ÜZÜLDÜĞÜN MAÇ :
Geçen sene 2009-2010'da Fenerbahçe ile oynadığımız Atatürk Olimpiyat Stadı'ndaki
maç. 2-0 kaybetmiştik, çok üzülmüştüm.
EN ÇOK ETKİLENDİĞİN STAT :
Elbette İnönü Stadı. Çok etkileyici bir atmosferi var.
Özellikle de Manchester United ile oynadığımız maçta büyülendiğimi söyleyebilirim.
İDOLÜN :
Gençken idolüm Patrick
Vieira'ydı. Son yıllarda ise çok taktir ettiğim, idol diyebileceğim isim Nemanja Vidic.
TANIDIĞIN EN İYİ TEKNİK ADAM :
Herhangi birini öne çıkarmam mümkün değil, her birinden ayrı şeyler aldım, ayrı şekilde faydalandım. Hepsi benim için çok önemli.
TANIDIĞIN EN KÖTÜ TEKNİK ADAM :
Her hocanın iyi veya kötü yanları vardır. Bir sıralama yapmam mümkün değil.
TEKNİK DİREKTÖR İDOLÜN :
Futbol tarzı olarak Guardiola diyebilirim. Ancak tam idol olarak görebileceğim kişi Jose
Mourinho'dur. Mourinho her zaman oyuncularının arkasında duruyor, onlar için savaşıyor, onları destekliyor. Belki bazı yaptığı açıklamalar küstahça
bulunabilir, ancak bunun da sebebi bütün baskıyı kendi üzerine alıp oyuncuları ve takımı rahatlatmak istemesidir.
EN İYİ GOLCÜ
:
Kesinlikle Ruud Van Nistelrooy. Ceza sahası içinde onu durdurmak mümkün değil. Her yerden, her şekilde her pozisyonda gol atabilen
bir oyuncu. Kariyeri boyunca gol atmayı bir an olsun bırakmadı. Kendisi çok takdir ettiğim bir oyuncu.
EN BEĞENDİĞİN FUTBOLCU
:
Kesinlikle Lionel Messi. Çünkü hiç kimsenin yapmadığı şeyleri yapıyor. Hem güzel oynuyor hem güzel gol atıyor. Bir sezonda attığı gol
sayısı inanılmaz. Belki de tarihteki gelmiş geçmiş en iyi oyuncu diyebiliriz. Şu andaki futbol çok daha hızlı ve Messi bu kadar hızlı ve sert oynanan
futbol yapısında ayakta durabiliyor, pas atabiliyor, gol atıyor. Bence inanılmaz bir oyuncu.
EN İYİ KALECİ :
Bence Edwin
van der Sar. Kariyeri boyunca herzaman bir standardı vardı. Hiç kötü maç çıkarmadı. Ayaklarıyla da çok iyi oynamayı becerebilen nadir kalecilerden
birisi. Neredeyse bir stoper gibi ayaklarını kullanabiliyor. Oyunu başlatmayı ve açmayı bilen çok ama çok başarılı bir kaleci.
EN KÖTÜ
KALECİ:
Ben gençken David Seaman'ın çok eleştirildiğini bilirim. Çok fazla eleştirilecek goller de yemiştir. Ama kötü bir kaleci olsa
İngiliz Milli Takımı'nın kalecisi olmazdı.
EN SEVDİĞİN HAKEM :
Son dönemde özellikle İngiliz Howard Webb'i beğeniyorum.
Adil ve başarılı bir hakem olmasının yanı sıra her dokunuşa, her pozisyona faul çalmıyor. Gerektiğnde pozisyonları devam ettiriyor. Onun yönettiği
maçta oynamak isterim.
EN SEVMEDİĞİN HAKEM :
Belki ilginç bir cevap olacak ama en sevmediğim hakem Pierluigi Collina.
Henüz ben çocukken Çek Cumhuriyeti ve Hollanda arasında oynanan bir Avrupa Şampiyonası grup maçında bize karşı haksız bir penaltı vermişti. Sadece
benim değil tüm Çek Cumhuriyeti halkının en sevmediği hakemdir.
EN YETENEKLİ FUTBOLCU :
Bir isim vermem mümkün değil,
kariyerim boyunca Çek Cumhuriyeti'nde genç takımdan şu anda oynadığım takıma kadar çok fazla yetenekli oyuncu gördüm. Türkiye'den örnek vermek
gerekirse Beşiktaş'a ilk geldiğimde Serdar Özkan'ın yeteneği beni çok etkilemişti. Türk Milli Takımı'ndan da Arda Turan ve Emre Belözoğlu gerçekten
çok yetenekli oyuncular diyebilirim.
EN YETENEKSİZ FUTBOLCU :
Bunu bilmiyorum. Herhangi bir isim vermem mümkün
değil.
EN ÇALIŞKAN FUTBOLCU :
Şu anda bizim takımımızda Veli Kavlak sürekli sağa sola koşan , gerektiğinden fazla çalışan
bir oyuncu. Fabian Ernst de çok çalışkan bir oyuncu. Dünya çapında da bakarsak Claude Makelele çok çalışkan ve takımının açıklarını kapatan bir
oyuncu.
EN TEMBEL FUTBOLCU:
Maç içinde herkes çok çalışıyor. Ama idmanları daha rahat geçiren bir oyuncu söylemek
gerekirse; Hugo Almeida idmanda diğer arkadaşlarından daha az çalışıyor.
SENİ EN ÇOK ZORLAYAN FUTBOLCU:
Türkiye'de beni
en çok zorlayan oyuncu Emmanuel Emenike oldu. Dünya çapında da bakarsak bir çok forvetin karşısında oynadım. Bunlardan bir tanesi Zlatan İbrahimoviç..
Gücü,hızı ve tekniğiyle beni çok zorlamıştı. Türkiye'de de Emenike sadece beni değil tüm savunma oyuncularını zorlamıştır. Karabük'te attığı gollerden
de belliydi.
EN İYİ ŞARKI SÖYLEYEN :
Kesinlikle Milli Takımdan iki kalecimiz. Hamburg'da oynayan Jaroslav Drobny gördüğüm
en iyi şarkı söyleyen futbolcu. Henüz Beşiktaş'ta şarkı söyleyene denk gelmedim, sanırım herkes utangaç burada.
EN KÖTÜ ŞARKI SÖYLEYEN
:
Beşiktaş'ta en kötü şarkı söyleyen oyuncu benim, sesim gerçekten korkunçtur. Milli Takım'da benden kötüsü de var; Milan Baros.
EN FAZLA YEMEK YİYEN :
Kesinlikle kaleciler. Oynadığım bütün takımlarda her zaman en fazla yemek yiyenlerin kaleciler
olduğunu gördüm. Bizim Milli Takımda Petr Cech dünyaları yiyebilir. Aynı şekilde yedek kaleciler de öyle. Beşiktaş'ta Cenk Gönen'i görmedim. Ama yeni
kalecimiz Allan McGregor'la yemeğe çıktığımızda çok yemek yediğine şahit oldum.
EN FAZLA DUŞTA KALAN :
Sanırım bu soruyu
doğru adama sordunuz. Maç ve antrenman sonralarında en son çıkan her zaman benimdir. Herkes hazırlanırken ben yeni çıkmış oluyorum. Milli Takım'da da
benden fazla duşta kalan oyuncu: Milan Baros.
EN BONKÖR :
Manuel Fernandes. Nereye yemeğe gidersek gidelim her zaman
hesabı o ödemek ister. Hatta ödemezse sesini bile yükseltebilir.Bu benim çok hoşuma giden bir durum değil. Mesela milli takımla yemeğe çıktığımızda
küçük oyunlar oynarız. Taş, kağıt, makas en favori oyunumuzdur Fernandes varken bu mümkün değil, her yerde kendi ödemek istiyor.
EN
CİMRİ :
Beşiktaş'ta hiç bir oyuncu cimri değil. Herkesin eli açık herkes yardımsever ancak Sparta Prag'ta oynarken bir arkadaşım vardı
hiç bir yerde hesap ödemek istemezdi, sürekli parasını biriktirirdi. Milli takımda da Michal Kadlec olduğunu söyleyebilirim . Onun şöyle bir özelliği
vardı, biz taş, makas, kağıt oynarken bu oyuna katılmamak için gider kendi hesabını gizli gizli öderdi. Sonra aramıza katılamadan uzaktan kıs kıs
gülerek bizi izlerdi.
EN ÇOK KONUŞAN :
Beşiktaş'ta Ersan en çok konuşanların başında geliyor. Sürekli bir muziplik
peşinde, aklından sürekli küçük oyunlar küçük espriler geçiyor. Her zaman etrafındakileri eğlendirmek istiyor
EN AZ KONUŞAN
:
Mustafa Pektemek diyebilirim , az konuşmaktansa gerektiğinde gerekli şeyleri söyler, gereksiz konuşmaz. Takımda ise genç oyuncular her
zaman utangaç olurlar, seslerini yükseltemezler, fazla konuşmazlar . Aynı zamanda Fernandes çok fazla konuşan bir insan değildir, kendisine bir şey
sorulmadıkça konuşmaz.
EN DOĞRUCU FUTBOLCU :
Manuel Fernandes . Çok sık konuşmayan bir insan, ama bir yerde bir yanlışlık
oldugunu görürse bir hata olduğunu hissederse, direkt bunu size söyler. Lafı çevirip, size yumuşak yollarla söyleyeceğine gerçekten olması gerektiği
gibi doğruları sürekli söyleyen bir insan.
EN ABARTAN :
Hayatımda çok abartan bir insanla hiç karşılaşmadım, zaten böyle
biri olsa dahi yanıma çok fazla yaklaştırmam. Fernandes'in az konuştuğunu az önce söyledim. Ersan'ın da fazla konuştuğunu söyledik. Ersan'ın o
söylediği sözler arasında kesin abartılar vardır, ama onun bile abartırken yalan söyleyeceğine inanmıyorum..
EN ŞIK GİYİNEN :
Fernandes'in ve Holosko'nun giyim tarzlarını takdir ediyorum.
EN KÖTÜ GİYİNEN :
Şu andaki takım arkadaşlarım
arasında düşündüğümde, hep eşofman ile gezdiği için Hugo Almeida diyebilirim, onu hiçbir zaman eşofman harici başka bir kıyafetle göremedik.
EN GADDAR FUTBOLCU :
Veli Kavlak . Ona karşı ikili mücadele kazanmak mümkün değil, kazanamayacağı zaman inanılmaz sert
fauller yapabiliyor.
EN YUMUŞAK FUTBOLCU :
Tek bir isim vermem mümkün değil. Güney Amerikalı forvetlerin teknik
özelliklerinin fazla olduğunu biliriz, o yüzden narin olurlar, faul pozisyonlarında ayakta kalamadıklarını görürüz. Örneğin Messi bunlardan biri.
Messi çalımlar atarken üzerine gelen oyunculardan çok rahat kaçabiliyor, ancak yakalandığında sıyrılabilmesi zor oluyor . Güney Amerikalılar,
Brezilyalılar çok sert faul de yapamazlar.
LAKABIN :
Gençken Çek Cumhuriyeti'nde siyahilerin dinlediği müzikleri
sevdiğim, hatta bazen onlar gibi giyindiğim için beni onlara benzetirlerdi.
EN SEVDİĞİN YEMEK :
Orta pişmiş biftek
EN BEĞENDİĞİN AKTÖR :
Colin Farrell
EN BEĞENDİĞİN ŞARKICI :
Justin Timberlake , Sexy back
EN BEĞENDİĞİN ŞEHİR :
Prag
FUTBOLDAN İLK KAZANDIĞIN PARA İLE NE ALDIN :
Çok küçüktüm; henüz
15-16 yaşındaydım, kendime kıyafet almıştım kot pantalon vs.
EN SEVDİĞİN ÇİZGİ FİLM KAHRAMANI :
En sevdiğim çizgi film
kahramanı olarak bir Çek çizgi filmi söyleyeceğim , “Honza'nın yolunun” kahramanı olan Honza.