Bu haberi yazdır
'Kısa deplasmanın kârı!'
Karakartal.com yazarlarımızdan Özgün Başpınar, 1-0 galip ayrıldığımız Bursaspor maçı sonrasında bir yazı kaleme aldı.  
Kaynak : Karakartal.com
'Kısa deplasmanın kârı!'

Kadrolar açıklandığında ilk dikkatimi çeken Motta'nın olmaması oluyor. Sahadaki yabancısayısına bakıyorum: 4. Neden oyunda olmadığını anlamıyorum.

Sağolsun İsmail, dikkatimi bu noktaya tekrar tekrar ekmek için elinden geleni yapıyor. Maç boyunca İsmail'in nasıl olup da sol bekte sağ bekte oynadığından daha kötü oynayabildiğini anlamaya çalışıyorum.

Solda İsmail, sağda Necip, E­5 ve TEM gibiler. Ana arterler tıkandığında kanatlardan kalemize rahatça ulaşım sağlıyorlar. Üstelik bayram günü gibi; HGS, OGS falan ihtiyacı olmadan geçişler tamamen serbest.

Göbekte ise bu iki Türk gencimizin aksine Kolombiyalı gencimiz Franco nefis oynuyor. Kendisinden 20 kilo daha fazla olan Fernandao isimli yaratıkla güreşip dururken aynı zamanda en kritik hamleleri yapıyor, kenar beklerin açıklarını süper timingli kademelerle kapatıyor, bir yandan da geriden oyun kuruyor.

İlk 15 dakika Bursa'nın acaip şekilde oyunu domine etmesiyle geçiyor. Bu dakikadan sonra yavaş yavaş kendimize geliyoruz. Fakat bir gerçek var ki, Şenol Güneş Beşiktaş'ı çok iyi çözmüş. Sistemimizi bozmuş. Her zaman bizim yaptığımız çok adamlı presi Bursa bize yapıyor, iki pası biraraya getiremiyoruz.

İlk yarının sonuna doğru süper bir kontra yiyoruz. İsmail rakip cezaalanı çizgisi üstünde Oğuzhan'a basit bir pası verse golle burun buruna geleceğiz. Fakat İsmail onun yerine üç kişinin arasına dalıp kendini düğümlüyor ve kaptırdığı top bizim kalemize gol pozisyonu olarak dönüyor. Neyse ki kalede kapı gibi Tolgamız var ve Fernandao'nun yerden sağına vurduğu sert şutu tam köşeden çıkarıyor. Geriye düşmekten kurtuluyoruz.

40. dakikada Biliç, Oğuzhan'ın yerine Sosa'yı oyuna alıyor. Maalesef doğru bir değişiklik. Oğuzhan'ı çok seviyoruz ama Ozzy hala 9.5 numara. 10 numara pozisyonuna bir gömlek hafif kalıyor.

İkinci yarı başlarken çok duygulanıyorum. Serdar'ın bir gün maç kurtarmaya gireceğini rüyamda görsem inanmam. Fakat Necip sakatlanmadığı halde işte Serdar, sağbekte... Gözlerim yaşarıyor. Herhalde Başkan'ın dediği gibi Serdar'ı kazanacağız!

Henüz 10 dakika geçmeden kritik bir karar aşamasında olduğumuzu anlıyorum. Çünkü 45. dakikada oyuna giren Serdar, 55. dakikada taç atmaya giderken nefes nefese kalıyor. Anlıyorum ki, Serdar'ı kazanmakla maç kazanmak arasında bir tercih yapmamız lazım.

Serdar değişikliği pek bir değişiklik yaratmasa da, Sosa oyunun şeklini değiştiriyor. Sürekli sahnede gözükmüyor ama top ayağına her geldiğinde ince işleri iyi yaptığını gösteriyor. Pas tercihleri ve ayak hakimiyeti kusursuz. Topu hep en doğru yere gönderiyor.

Bu tercihlerinden biri golü getiriyor. Olcay'ın koşu yoluna nefis bir topuk pası bırakıyor, Olcay da plaseyi şahane yapıyor. Sosa'nın bıraktığı bu toptaki ince ayar, futbol okullarında ders olarak gösterilmeli. Topu önüne atmıyor, üstüne vurmuyor, ayağında oyalamıyor, tam olması gereken ölçüyle, tam olması gereken noktaya, tam olması gereken zamanda bırakıyor. Başka türlü bu gol asla olmaz.

Bu golle çok kritik bir üç puan alıyoruz. Hem Bursa gibi bir deplasmandan kayıpsız dönmek önemli hem de ligin başında büyük bir moral kaybı yaşamaktan kurtuluyoruz.

Bu arada iki korner ardarda Veli'ye arkadan yaklaşarak hamile bırakmaya çalışan ve yerlerde yuvarlayan Şener'i görmeyip, penaltı çalmayan Cüneyt Çakır'a da selam ediyorum. Geçen hafta Hüseyin Göçek, bu hafta Cüneyt Çakır penaltılarımızı Federasyon tabldotu gibi yiyor, önümüzdeki haftalar için hayırlısı diyorum.

twitter.com/OzgunKartal

Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Bizi Takip Edin
Karakartal Twitter Karakartal Facebook Page Karakartal RSS Karakartal İphone Karakartal Mobil
En çok okunan haberler
AVRUPA'DAN FUTBOL