Bu haberi yazdır
Çar çur har vur
Özgün Başpınar karakartal.com okurları için Beşiktaş - Eskişehirspor maçını değerlendirdi.  
Çar çur har vur

Beşiktaşlı bir yazar olmanın en zor yanı bu işte... Şu anda medeni sınırlar içinde kelime üretmekte o kadar zorlanıyorum ki! Açtım ağzımı yumdum gözümü şeklinde takılmak istiyorum. Ama köşemize saygı, okuyanımıza saygı, en önemlisi renklerimize saygı... Diyerek, derin nefesler alarak kendimi topluyorum.

Aslında alışık olmadığımız bir durum yok ortada. Beşiktaşlılığın doğasında, kaderinde, tarihinde standart bir olay bu... Son üç dakikada üç gol yiyerek UEFA'dan elenen büyüklerimizin temelini attığı, sağolsun neredeyse Beşiktaş'tan geçmiş tüm futbol ailesinin özenle sürdürdüğü bir gelenek! Son dakikayı bırak son saniyede gol yiyerek kupalardan elenen, her şey oldu bitti derken saçmasapan hareketlerle en kolay maçları zora sokan, asla ve asla rahat maç seyrettirmeyen bir takımın taraftarlarıyız biz. Maçların son dakikalarında kaba etleri mutlaka üçbuçuk atan, maç saatlerinde doğan çocuklarının yüzde doksanının adını Yusuf koymak zorunda kalan talihsiz bir nesiliz biz. 'Sevinmek için sevmedik' sloganı boşuna mı doğdu sanıyorsunuz bu tribünlerde?

Ooofff, offff! Alışık olmadığımız bir durum değil ama alışılacak bir durum da değil ki birader! Doksan dakika on tane gol pozisyonunda har vurup harman savur, sadece 2 tane gol çıkar, 83. dakikada abuk subuk bir penaltı yarat,  sonra da koca maçta ilk adam gibi pozisyonda golü ye! Gerçekten üstün çaba gerektirir böyle puan kaybetmek!

83. dakikaya kadar her şey güzel gidiyordu halbuki. Eskişehir maçın genelinde topa daha fazla sahip olsa da, etkili ataklar hep Beşiktaş'tan geliyordu ve Eskişehir'in Necati ile girdiği iki pozisyon dışında cezaalanında esamesi okunmuyordu.

Maça müthiş bir baskıyla başlamıştık. Olcay'ın kaleyi karşıdan gördüğü boş pozisyonda topu dağlara taşlara dikmesiyle ilk pozisyonumuzu harcadık. Hemen arkasından Holosko nefis bir top kontrolüyle Servet'i bakkala, ardından da topu ağlara yolladı. Birkaç dakika sonra Hilbert dörde iki yakaladığımız pozisyonda, ben vurmazsam ölürüm demese kolayca ikinci golü bulacaktık.

Bu dakikadan sonra top sürekli Eskişehir'in ayağındaydı. Çünkü Fernandes'i çok top tutuyor diye eleştiriyorduk ama anlaşılan o olmayınca takımda kimse top tutamıyordu. Yine de kontralarda çok etkiliydik ve her hızlı çıkışımızda gol pozisyonuna giriyorduk.

Bunlardan birinde Oğuzhan ikiye bir pozisyonda Olcay'a nefis bir zamanlamayla asistini yaptı. Olcay da her zaman yaptığını yaptı! Kaleciyle karşı karşıya pozisyonda topu yine tribüne yolladı. Ben artık Olcay'ın kulüpten maaşını stat görevlisi olarak aldığından şüpheleniyorum. Her maç sahanın her tarafındaki çimlere basarak eziyor, düzeltiyor. Top ayağına gelince de çimler zarar görmesin diye tribüne vuruyor.     

Sezon başından beri Olcay ve Almeida'nın karşı karşıya pozisyonda kaçırdıkları golleri saysanız, düşme hattındaki takımların gol sayısını rahat geçer. Ben bu kadar beceriksizliği, hovardalığı kabullenemiyorum. Ondan sonra maç sonunda kafamızı duvarlara vuruyoruz.

Hadi Almeida, sistemi işletiyor, hava toplarını indiriyor, kafa golleri atıyor. Arada bugün yaptığı gibi nefis goller atıp beni mahcup ediyor. Peki Olcay gerçekten ne iş yapıyor? Kenarda Erkan gibi bir yetenek varken neden bu arkadaşa tahammül etmek zorundayız? Samet Aybaba teknik direktörlüğün menemen yedirmek, futbolculara saçlarınızı kestirin demek gibi abuk subuk şeylerle değil de bunlarla uğraşmak olduğunu ne zaman anlayacak?

Almeida'nın hiç beklemediğimiz nefis vuruşuyla ikinci golü bulduğumuzda maç artık bizim sandık. Ardından yine bomboş pozisyonları Almeida'yla, Oğuzhan'la, Holosko'yla harcadık. Sonra Necip bir çuval inciri berbat etti! O ana kadar kritik müdahaleleriyle rakibin pozisyon bulmasını engelleyen Necip, hiç gereği yokken cezaalanında Diego'yu indirdi ve penaltı yarattı. Oysa hiç ellemese Diego sağından soluna dönene kadar topun havası inerdi.

Bundan sonra bu sezonun klasik rahatsızlığı panik atak başladı. Almeida'nın zaman geçirmeye karar verip sol köşe gönderinde topu oyalama çabaları, teknik kapasitesine takılınca Eskişehir topu alıp soldan bir atak başlattı. Ve inanılmaz bir şekilde Mc Gregor'a kadar yürüye yürüye geldi. Ardarda inanılmaz acemiliklere Mc Gregor'da katılıp kapalı köşeden golü yiyince resmen şoka girdik.

Çar çur har vur derken belki de ilk yarının liderliğini avcumuzun içinden kaçırdık. Benim naçizane tavsiyem artık Samet Aybaba'nın menemen yedirmek, futbolculara saçınızı kestirin demek gibi boş işlerle uğraşmak yerine eksikleri gidermekle ilgilenmesi. Bir sol bek ve bir son vuruş ustası golcüyü transfer ettirmesi, Erkan gibi bir yeteneği artık takıma kazandırması... Tamam, takıma kazandırdığı kolej havasını gerçekten takdir ediyoruz ama maalesef takım kurmada ve oyuna müdahalede çok zayıf kalıyor. Beşiktaş'ın teknik direktörünün bunları çözmesi gerekiyor.   

Twitter: http://twitter.com/OzgunKartal

Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Bizi Takip Edin
Karakartal Twitter Karakartal Facebook Page Karakartal RSS Karakartal İphone Karakartal Mobil
En çok okunan haberler
AVRUPA'DAN FUTBOL