“...porqué el alma prende fuego cuando deja de amar”
..çünkü ruh sevmeyi bıraktığında alev alır” …
Anlamı böyledir bu güzel İspanyolca
şarkının sözlerinin.
Böyle yazmıştım ligin ilk yarısında..
Bunlar da sevmeyi bırakmışlar ve “Ruhları yanmış” anam babam..
Fernandes’in dışında kim vardı Allah aşkına Karabük’te..
Quaresma’nın derinlemesine attığı ve sonu Fernandes’in müthiş asisti ile gole dönen o
pasın dışında hangi hareketi vardı oyunda kaldığı sürede.. Ya da diğerlerinin..
Bence, bu takımın (oyuncuların) “Ruhu yanmış..”
Fena haldir
bu..
Perişan eder adamı..
Nereden mi belli..? İkili mücadelelerin hepsinden belli..
Topu kaybeden Beşiktaşlı oyuncuların itirazları
çocukçaydı..
Hani mahallede güçsüz çocuğu güçlü çocuğuyla kavga eder de alta düşer ya.
Alta düştüğü zaman da başlar mızıklanmaya ya, hah
işte, Karabük karşısında Beşiktaşlı oyuncuların durumu aynen böyleydi..
Topu kaybettiği anda darbe almış gibi bağırıp, hakemin gözünün içine
bakmak yani!
Ay, sevsinler sizin itiraz kılıfınızı..
Arka Mahalle’nin kuralıdır bu, düşenin dostu olmaz misali..
Bir kez çaptan düştün
mü, çıkar elbet bir Mahalle’nin bıçkın delikanlısı..
Hele hele bir defa da olsa “Dayak” yedin mi, diğer bıçkınlar da gözüne kestirir seni..
Son seriden örnekle, İstanbul Belediye, Samsun, Karabük gibi efelenir karşına gelen!
Diklenir sana.. Hatta, basar sopayı adama..
Hakem,
dünyanın en kötü hakemi bile olsa, çıkacaksın adam gibi top oynayacaksın arkadaş!
Gerçi, bazı pozisyonlarda topa arkasını dönüp maç yöneten hakem
de ilk kez gördüm ya..
Misal, Rüştü degaj yaparken, 62 numaralı Karabüklü oyuncunun kaleciye müdahalesini hakem görmedi bile. Çünkü, sırtını
dönüp orta sahaya koşuyordu o sırada..
Oysa, hakemler böyle durumlarda, geri geri koşarlar..!!
Kim bilir maçı “poposuyla yönetmek” diye
belki de buna deniyordur!
Neyse, Beşiktaş’ın tam ortasında, çarşısındayım..
Yanımdaki koyu Fenerbahçeli Oğuz Güven.. Eski ve sıkı
arkadaşım!
Birlikte seyrediyoruz maçı Beşiktaş’ın orta yerinde.
Bir kez daha ayrılıyoruz işyerlerinde..
Bu bir veda yemeği!
Masaya
kalamar geliyor.. Kaşla göz arasında kalamarı götürüyorum.
Gözüm maçta ama..
Kalamar, ahtapot, karides yengeç vs gördün mü dayanamam.
Bu sırada masadaki fasulyeden tadıyorum. Tatsız tuttsuz bir şey..
Aynı bu maç gibi..!!
Bir ara Oğuz kulağıma, “Bunlar bizi kandırıyor”
diyor.
Türk futbolunu kastettiğini anlıyorum.
“Barselona, Real Madrid’i seyrettiğimizde, bizimkilerin futbol oynamadığını düşünüyorum.
Taraftarı kandırıyorlar işte.. Vefakar ve cefakar tüm takımların taraftarları da sanıyor ki bizimkiler top oynuyor” diyor. Doğru söze ne denilebilir
ki!!
Kısacası, Berselona filan futbol oynuyorsa, bizde oynanan başka bi’şi olmalı.
Çoğu zaman tekmeler, eller, dirsekler, dizler, yumruklar
vs vs serbest olduğu için belki de bu oyunun adı bizde, futbol değil de “YakaladığınaBOL” olmalı..!!
Maalesef, Türk Futbolunun seviyesinin kalın çerçevesi budur!
Beni asıl şaşırtan maçtan sonra Tayfur Havutçu’nun açıklamaları.
“Çok disiplinli oynadık” demiş Havutçu..
Şahsen tanımam ama okuyanlar bilir, tutuklandıkları için yalnız bırakılan, terk edilen Beşiktaşlıları o günlerde nasıl desteklediğimi.. ”Beşiktaş’ın
gerçek Hocası odur” demiştim..
Bu bir simgeydi oysa..
Şimdi “Çok disiplinli oynadık” demiş Hocamız.
Bu oyunun neresi disiplinli,
anlayamadım!
Quaresma’nın oyundan alındığı için itiraz etmemesi mi?
Yoksa, Almeida’nın (bal gibi kırmızı kart olan), dirsek attığı için
kırmızı kart görmesinden sonra sahadan çıkıp, (kurallar gereği tıpış tıpış) doğru soyunma odasına itirazsız gidişi mi..!?
Disiplinden anlatım
buysa, “Dakka 1 gol 1 usta..!!”
Oysa çok umutluydum yeniden bir diriliş, bir ruh gelir diye.. Nerede..
Biz “Diriliş Ruhu” beklerken, geldi
tuz ruhu!
Eski hamam eski tas işte!
“Ruhu yanmışlar mangası”..
O güzelim takımın içini boşaltmış Carvalhal denilen adam!
Guti’yi
yedi, sonra da takımı çarşamba pazarına çevirdi ve gitti..
Az daha Fernandes’i de yiyecekti..
Quaresma’ya gücü yetmedi tabii...
Yok
sempatikmiş, yok bizden biriymiş.. Miş miş miş..
Bu kadro Yılmaz Vural’da Hikmet Karaman’da olsa 10 puan da fark atardı be..!!
Bir de
“Geri döneceğim” dedi giderken.
Söyleyelim de oradaki Türk Konsolosluğuna vize mize vermesinler..
Hep Portekiz’de kalsın.. .
Gelecek,
geçecek bir Anadolu takımın başına öyle mi?
Yakacak o takımın taraftarlarını..
Gelme kardeşim gelme buralara..
Braga’da bakkal olursun
inşallah!!
Hah, bu arada hesap da geldi!
Amanin bu ne?
Beşiktaş’ı seyrettim hastayım,
faturayı gördüm yastayım..!!
Neyse,
beni boğmak isteyen arkadaşı kırmayayım. OC bugün de kaçar anam babam diyeyim.
En Kalbi Muhabbetlerimle..
Ben Can; Orhan
Can..!!

Barcelona, Pau Torres'i radarına aldı!

Chelsea'de orta saha arayışı!

Bayern Münih'te Upamecano gelişmesi!

Barcelona'dan Hansi Flick'e sözleşme teklifi

Bastoni'den geleceği için açıklama!

Glasner'den Guehi'nin geleceği için açıklama!

Acun Ilıcalı: "Hedefim Premier Lig"

Cristian Chivu'dan Hakan Çalhanoğlu açıklaması

Ardon Jashari: "Sadece Milan'ı istedim"

Kenan Yıldız, Juventus'ta Kasım ayının MVP'si seçildi



















