Beşiktaş’ın kağıt üzerindeki dizilimine bakınca, gitti gidiyor, kovuldu, kovulacak denilen Tigana’nın, artık devre arasında da gönderilmediysem hiç gönderilmem diye düşünerek olsa gerek ofansif yönü ağır basan bir kadro ile sahaya çıktığını gördük. Sonra bir de kulübedeki İbrahim Akın, Gökhan Güleç ve Burak’ı düşününce, nasıl olur da kadrosunda bu kadar hücum yönü yüksek olan oyuncu barındıran Beşiktaş, sezonun ilk yarısında ofansif yönden bu kadar cılız kalır diye hayıflandık.

Klerberson’un gözden çıkarılması ile Koray orta alanda Serdar’ın yanına çekilmiş, kanatlara Delgado ve Ricardinho yerleştirilmiş, forvet hattı ikilenmişti. Bu dizilimin getirisi hücum hattındaki adam fazlalılığı ve yaratıcılığı olurken, kanada çekilen Ricardinho’nun, tehlikeli bölgeden uzaklaşınca, öldürücü pasları verme şansı da azaldı. Goldeki şık vuruşu haricinde Delgado oyuna çok ciddi bir katkı sağlayamadı. Defanstan her çıktığında ciddi tehlike yaratan Koray yeni yerini yadırgamış olacak ki, çok yüksek sayıda top kaybı ile oynadı ama maçın kırılma noktası sayılabilecek penaltıyı yaptırarak, benim orta sahada takıma katkım daha fazla olur mesajını verdi. Maçın Beşiktaş adına en etkili oyuncusu İbrahim Üzülmez oldu. Sanırım kaptan devre arasını en iyi değerlendiren oyuncu olmuş ve nasıl olduysa, yıllardır doğru düzgün orta yapamayan, İbrahim gitmiş, yerine isabetli ve sert ortalar yapan İbrahim gelmişti.

Dünkü Beşiktaş’ın SOS veren bölgesi yine defans hattı oldu. Beşiktaş’ın üzerine fazla gelmeyi düşünmeyen Ankaragücü bile çok ciddi tehlikeler buldu Beşiktaş kalesinde. Yenilen goldeki defans hataları, zirveye oynayan bir takımın yapacağı cinsten hatalar değil idi.

Bir de hep eleştirilen yardımcı hakemler için bir paragraf açalım, aslında oldukça zor seçilebilecek bir pozisyonda, hem de kaleci topa tamamen hakim olmuş iken, doğru ve cesur bir karar ile penaltıya hükmeden ve orta hakemini uyaran Serkan Akarca’yı buradan tebrik edelim.

Gözlerin sahada, kulakların Rize’de olduğu bir maçtı aslında bugünkü maç. Üç takımın kaderi pamuk ipliği ile birbirine bağlı ve bu üç takımdan birinin kupaya veda edeceği ve saniyelerin bile önemli olduğu dakikalarda, yıllardır görmeği unuttuğumuz bir garip elektrik kesintisi bazı soru işaretlerini getirdi aklımıza ama koskoca Beşiktaş camiası bu tip basit oyunlar yapmaz diye frenledik hemen kendimizi…

İkinci yarı öncesi elindeki en ciddi hedef olan kupadan kopmak Beşiktaş adına tam bir yıkım olabilirdi, ama Beşiktaş’lı oyuncular ve Tigana bu ilk ciddi sınavlarını, boş tribünler önünde başarı ile atlattılar. Kupa maçlarında iyi futboldan ziyade sonuç, uzun bir maraton olan lige kıyasla çok daha önemlidir. Kupada yoluna devam eden bir Beşiktaş, şuan ligdeki daha ciddi ve mantıklı sayılabilecek hedefi olan ikincilik yarışına kendini verebilirse, en azından seneye özlenen şampiyonlar ligi gruplarının kapısına dayanabilir.