Bu haberi yazdır
Bilic: "Fernandes, her şey!"
Beşiktaş Teknik Direktörü Slaven Bilic, Portekizli yıldız orta saha oyuncusu Manuel Fernandes'i Rock müziğin ‘ikonu’ Jimi Hendrix’e benzetti.  
Kaynak : Akşam
Bilic: Fernandes, her şey!

Slaven Bilic, Portekizli yıldız Manuel Fernandes'in Rock müziğin ‘ikonu’ Jimi Hendrix’i çağrıştırdığını dile getirdi. İşte Bilic'in Ali Ece'ye verdiği ve Akşam'da yayımlanan röportajın ikinci bölümü...

“Her şeyi yapabilir ve bir süre sonra yaptığı şey kimseyi şaşırtmaz ama başkası da aynısını yapamaz. Jimi Hendrix gibi bir doğaçlama üstadı. Uyumlu bir orkestra elemanı, hem oynuyor hem oynatıyor.

Slaven Bilic ile Önder Özen Akşam gazetesi yazarı Ali Ece ‘ye sıradışı açıklamalarda bulundu.

Ali Ece: O zaman Fernandes de o Hırvatistan Milli Takımı’nın Prosinecki’si mi oluyor?

Slaven Bilic: Fernandes, her şey! Formunun zirvesindeki Prosinecki de gelmiş geçmiş en büyük yeteneklerden. Fernandes o kadar iyi ki onu sadece yine Fernandes ile karşılaştırabiliriz. Çok orijinal, özel bir yetenek. Fernandes, Fernandes işte!

TAKIMDAKİ HERKES FUTBOLCU BİLİC!..

Önder Özen: Ben soyunma odasına girmiyorum ama gelen haberlere dayanarak şunu söylemeliyim. Oyuncularımız sadece özel yetenekler değiller. Çok tutkulu, istekli hepsi birer ‘futbolculuk dönemi Bilic’ gibiler. Bu da Slaven Bilic’in takımına nasıl bir ruh aşıladığının en büyük kanıtı. (Önder hoca sözünü bitirince Slaven Bilic’in sürekli üzerimdeki Jimi Hendrix tişörtüme baktığını fark ediyorum. Bir anda ona bakınca Bilic ‘Hendrix burada ne kadar çok Fernandes’e benziyor!’ diyor.)

FERDİ HEM ÇALIYOR HEM DE OYNATIYOR

Ali Ece: Fernandes’in futbolu da sanki Hendrix’in gitarcılığına benzemiyor mu zaten?

Slaven Bilic: Evet evet! Fernandes’in futbolu da önceden kestirilemez cinsten. Tıpkı Hendrix’in gitar çalışı gibi. Her an her şeyi yapabilir ve bir süre sonra yaptığı hiçbir şey kimseyi şaşırtmaz ama başkası da aynısını kolay kolay yapamaz!

Fernandes de Hendrix gibi hem doğaçlama üstadı hem de uyumlu bir orkestra elemanı, hem oynuyor hem oynatıyor. Hendrix de hem çalardı hem de yanındakilere çaldırırdı.

Önder Özen: Gerçekten de Fernandes hem bileklerini hem vücudunu Hendrix’in enstrümanını kullandığı ustalıkla kullanabiliyor. İkisi de çok büyük yetenek...

DÜŞÜNMEKLE KALMIYOR, YAPIYOR DA

Ali Ece: Fernandes’in asansörde bile 2-3 kişiye çalım atabileceği ileri sürülüyor...

Slaven Bilic: (Kahkahalarla gülüyor) Hakikaten asansörde çalım atarsa şaşırmam! Fernandes, asansörde, antrenmanda, sahada herkese çalım atabilir. Antrenmanda Sivok’u, Escude’yi, Toraman’ı, Pedro’yu birbirinden iyi stoperleri bile geçiyor sonuçta (gülüyor)! Bunu yaptıktan sonra üstüne bir de güzel bir asist de yapabilir ki bu daha da önemli. Rakiplerini ekarte ederken, omuz omuza mücadelede en zor pozisyondayken bile hep takım arkadaşlarına nasıl gol attırabileceğini düşünüyor. Sonra da düşünmekle kalmayıp bunu başarıyor...

BU TAKIMA HOCA OLMAK FUTBOLCU OLMAKTAN İYİ

Ali Ece: Kuşak demişken, genç olup bu takımın futbolcusu olmak ister miydiniz?

Slaven Bilic: Ben istemezdim çünkü bu takımın teknik direktörü olmak çok iyi bir şey. Futbolu bırakıp teknik direktörlüğe başlar başlamaz
‘o duygu’yu yendim zaten, saha kenarındayken de tek düşüncem teknik direktörlüğümü geliştirmek oluyor.

Önder Özen: Valla bizim stoperlerden çok memnunum ama Slaven Bilic gibi bir stoperimiz olsa ‘hayır’ demezdim! Nikola Jurcevic’i de isterdim.

Ali Ece: Nikola Jurcevic Milli Takım’da neredeyse her mevkide oynadı. Aslında forvetti ama Hırvatistan Milli Takımı’nda bir tek kalede oynamadı, çok iyi, versatil bir joker oldu... Biraz Atiba Hutchinson gibi sanki?

Slaven Bilic: O zaman Hırvatistan Milli Takımı’nda Suker ve Boksic gibi iki dünya yıldızı forvet vardı. Jurcevic akıllı adam, onları kesmesi zor olduğu için Avusturya’da gol kralı olmasına rağmen milli formayı giymek uğruna sağ bekte bile oynadı. Atiba Hutchinson gibi o da çok iyi bir joker olmuştu.

SEN ŞORTLA DOLAŞAN KÜÇÜK BİR ÇOCUKTUN

Ali Ece: Teknik direktör olarak idolleriniz, size en çok ilham kaynağı verenler kimler?

Slaven Bilic: Tomislav Ivic! Hollanda ve İspanya dâhil 6 ayrı ülkede kupalar ve şampiyonluklar da kazandı. Türkiye’de de çalıştı... Değil mi?

Önder Özen: Evet, önce Galatasaray sonra da Fenerbahçe’yi çalıştırmıştı.

Slaven Bilic: Maalesef 2 yıl önce kaybettik. Yaşayanlar arasından ise modern futbolun en iyisinin Guus Hiddink olduğunu düşünüyorum.

BENİM İDOLÜM İSE GEGIC’TİR

Önder Özen: Benim için Gegic bir idol.

Slaven Bilic: Abdullah Gegic de Balkanlar’dan değil mi? Çok önemli bir hoca...

Önder Özen: Evet, Yeni Pazar doğumlu. Eskişehirspor’da efsane oldu. Türk vatandaşı oldu, birçok takımın yanı sıra Beşiktaş’ı da çalıştırdı. Bu arada benim teknik direktörlükteki bir diğer idolüm de Helmut Schön. Bilmem Slaven buna ne der?

Slaven Bilic: Helmut Schön mü? Sen o zaman daha şortla dolaşan küçük bir çocuk hatta kundakta bebek değil miydin Önder?

BEN ONU BELGESELDEN İZLEDİM

Önder Özen: 1976 Avrupa Şampiyonası zamanında ilk kez bizim eve televizyon alındı. Ben de ilk kez büyük bir futbol organizasyonu izledim. Batı Almanya finalde penaltı atışları sonrası Çekoslovakya’ya yenilince oturup ağlamıştım yani o zaman çocuktum doğru!

OTORİTE DE YALAN OLUR

Ali Ece: Sanırım o kuşağın büyük kısmı o Almanya takımlarından, onların takım ruhundan çok etkilendi. Bugün Beşiktaş’ta yakaladığınız takım ruhu da taraftarları çok etkiliyor. Saha içinde o eski Alman disiplinini andırıyorlar ama bir yandan da oyuncularınız sürekli gülüyorlar, şakalaşıyorlar, oynarken çok zevk alıyorlar. Oynamadıklarında da hep beraberler. Bunu nasıl başarıyorsunuz?

EĞLENCE DE CİDDİYET DE OLMALI

Slaven Bilic: O konuda teknik heyet ve futbolcular arasında belirleyici bir uyum söz konusu. Ben yöneticilerle de futbolcularla da tüm çalışanlarla da açık sözlü, eşit ve karşılıklı iletişim kurulmasını istiyordum, öyle de oldu. İletişimde hiçbir şey eksik olmamalı. Ciddiyet, espri, saygı, şakalar hepsi olmalı. Komple iletişim olmalı yani! İlişkilerde üstün ya da altınla olsun asla korku unsuru olmamalı. Kulüpte birisi bir diğerinden korkar çekinirse asıl düşüncelerini, duygularını açıklayamaz o zaman da iletişim ağı kopar. Bir şeyler eksik kalır, iletişim eksik olursa her şey eksik kalır ve kulübü kötü şekilde etkiler. Sonucun, çalışmaların % 100 verimli olması için karşılıklı iletişimin de % 100 olması lazım, içinde eğlence de ciddiyet de olması gereken dozda olmalı ki her şey % 100 tam olsun.

OTORİTE ZATEN DOĞALLIKLA OLUR

Bazı insanlar bir teknik direktör oyuncularıyla şakalaşırsa o teknik direktörün otoritesinin yeterli olmadığını iddia ederler. Bu tamamen saçmasapan bir iddia. Maçta olsun, dışarıda bir mekânda olsun, antrenmanda olsun ben oyuncularla konuşurken hep açık sözlü ve doğal olmalıyım. İçinde duygu olmalı, doğal iletişim duyguları da dengeler. Aşırı duygusal veya buz gibi duygusuz olmak takıma fayda değil zarar verir. Bir teknik adamın otoritesinin sağlamlığı doğallığıyla ilintilidir. Yalanın olduğu yerde yalandan otorite olur ki bu da takıma sadece zarar verir.

BILIC GERÇEK BİR TAKIM OYUNCUSU

Önder Özen: Slaven Bilic gerçek bir takım oyuncusu. Takımın içinde çok iyi bir parça oluyor. Ekibindeki herkesin görüşüne değer veriyor, herkesle empati kuruyor. Çok esnek bir o kadar da karakterli bir adam. Hem de çok güçlü bir karakter. Şu anda takımı, tesisleri doğal şekilde avucuna almış şekilde. En önemlisi herkes de bu durumdan memnun.

HER HAREKETİ OLAY OLUYOR

Bursaspor’a karşı 16 saniyede 6 kişiyi çalımlayan Ferdi’nin Nişantaşı ‘Çalım’ı da büyük ilgi topladı. Portekizli yıldız hem şöhreti hem kılık kiyafetiyle bakışları üzerine çekti.

Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Bizi Takip Edin
Karakartal Twitter Karakartal Facebook Page Karakartal RSS Karakartal İphone Karakartal Mobil
En çok okunan haberler
AVRUPA'DAN FUTBOL