Hem futbolculuğu hem teknik adamlığı hem de hayata karşı duruşuyla tam da Beşiktaşımız’a yakışan yeni teknik direktörümüz Slaven Bilic, Beşiktaş Dergisi Editörü Senem Gülkar’ın sorularını içtenlikle yanıtladı. İşte o çarpıcı röportajdan bazı ayrıntılar:

“Hırvatistan’dan ayrıldıktan sonra çok farklı yaşam biçimlerine sahip olan Almanya ve İngiltere’ye gittim. O toplumların nasıl yaşadığını görmek benim yaşam biçimime de yansıdı. Oyuncu ve insan olarak karakter gelişimime çok büyük katkısı oldu.”

“En uygun olanın oyuncunun ana pozisyonunda oynaması olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte ana pozisyonun içindeki pozisyonları değiştirebilirsiniz. Bu size oyuncuları değiştirmeden sistemi değiştirme imkanı verir. Bu da oyuncunun kalitesiyle ilgilidir, çünkü adapte olabilmelidir.”

“Türkiye’deki statları, atmosferi, taraftarları gördüğümde gerçekten etkilenmiştim ve kendi kendime ‘Türkiye’de bir takımı çalıştırmak isterim’ demiştim. Lokomotif Moskova’dan ayrıldıktan sonra belirli bir süre dinlenmeye karar vermiştim. Ama Beşiktaş’ın teklifiyle her şey değişti. Benim için reddedilemezdi.”



“Bizim için önemli olan; oyunun defansif yönünü iyi oynayanla ofansif yönünü iyi oynayan oyuncular arasında iyi bir birliktelik yaratıp, sağlam bir takım yapısı ortaya çıkarmak. Bunların arasındaki çok hassas dengeyi kurduktan sonra taraftarların da gözüne hoş gelecek bir oyun yapısına sahip olacağız.”

“Ancak elinizdekileri paylaşmayı bilirseniz onurunuzla ve mutlulukla yaşayabilirsiniz. Ben bir sosyalistim ama gerçek anlamda bir sosyalistim. Dünyayı tek başıma kurtaramayacağımı gayet iyi biliyorum. Ancak bir haksızlığa, adaletsizliğe karşı bir mücadele varsa, ben daima en ön saflarda olmayı tercih ederim ve hayata da buradan bakarım.”

“Babam ekonomi profesörü, annem ilkokulda biyoloji ve coğrafya dersleri veren bir öğretmendi. Ailem böyle olunca, okulda başarılı olmak benim için sıradışı bir durum olmadı. Çünkü evde sürekli kitap okuyan, çalışan bir anne-baba görünce etkileniyorsunuz ve o halin bir parçası haline geliyorsunuz.”