Türkiye Futbol Federasyonu'nun İstinye'deki binasındayız...
Başkan Yıldırım Demirören'le randevum var. Demirören ve A Milli Takımlar
Sorumlusu Selim Koray'la konuşuyoruz.
Demirören TFF'ye geldiğinden bu yana medyaya mümkünse konuşmamayı tercih ediyor. Beşiktaş
Başkanı'yken farklıydı. Artık daha çok 'yazılmamak üzere, bilgilendirme amaçlı' sohbet ediyoruz. Bir keresinde spor gündemini altüst eden açıklama
yapmış, 'Tercih etmeyiz ama eğer UEFA Türkiye'ye büyük ceza verecekse biz de ona göre davranırız. Gerekirse 3-4 yıl Avrupa'ya gitmemeyi göze alır,
Türk futbolunu yeniden yapılandırırız' demişti.
Sonra Demirören başkan seçildi, UEFA ile görüşmeler yapıldı. 'Süreç yönetimi'
gerçekleştirildi. Çok yönlü ve çok taraflı diplomatik temaslar oldu. Bu kez yazılmak üzere yanına gittim. Önceden üzerine basa basa bu talebimi
aktarmıştım. Yine konuştuklarımızın önemli bir bölümüne 'yazmayalım' şerhi düştü. Çünkü hala hassas dengeler söz konusu. Ama yine de merak
ettiklerimin büyük bölümünü öğrendiğimi düşünüyorum ve futbol camiasının kafasındaki soru işaretlerinin de ciddi oranda yanıt bulacağına inanıyorum.
BU AY İÇİNDE KARAR ÇIKAR
Önce, şike konusu...
Söze bununla girdim, 'O konu bitmiştir' diye net bir cümle
geldi.
Yapılacak her şeyin yapıldığını anlatıyordu. Sözleri şöyle:
'Top artık UEFA'da. Bekliyoruz, az kaldı. Bu ay içinde
kararlar açıklanır. Takvim çok sıkışık. Bir taraftan Şampiyonlar Ligi maratonu başlıyor. 29'unda mahkemede çok önemli bir duruşma yapılacak. Bu arada
Avrupa Futbol Şampiyonası da tamamlanmış olacak. Ben sorun beklemiyorum.'
İYİMSERİM CEZA ÇIKMAZ
İyimser olup
olmadığını sordum, 'Kesinlikle iyimserim' diye karşılık verdi. Milli Takım düzeyinde hiçbir ceza beklemiyor. UEFA'nın taleplerinin karşılandığını ve
kriterlerin yerine getirildiğini söyledi. Konunun maddi boyutunu da ön plana alan çok çarpıcı bulduğum cümlelerinden birisi şu şekilde:
'UEFA da bütün gerçekliklere bakar. Sonuçta Avrupa'nın en büyük altıncı futbol ekonomisinden bahsediyoruz.'
Tam bu noktada Selim Koray
son derece ilginç bir değerlendirmede bulundu: 'UEFA, Türkiye'nin şike konusundaki kararlılığını gördü. Savcıların olup biteni halının altına
süpürmediğini, tam tersine olayın üzerine gittiğini anladı. Birçok ülkede bunlar yapılmıyor. Şike soruşturmasının başlaması, dava açılması başlı
başına önemli bir gelişmeydi.'
AKLAMA DEĞİL, ŞİKE YOK
Ben de 'Haklısınız ama TFF'nin de dosyayı akladığı iddiaları
var' diyerek Demirören'e döndüm. Başkan'ın açıklaması aylardır süren tartışmalara yeni bir boyut getirecek türdendi, aynen aktarıyorum:
'Aklama filan yapmadık. UEFA bakacak, TFF'nin iç talimatlarını aynen uyguladığını görecek. Onlar için önemli olan futbolun yetkili kurullarının
işlemesidir. Biz bu prosedürü izledik. Savcılığın iddiaları vardı, olay mahkemeye yansıdı. Bizim kurullar kanaate göre baktı, şikenin sahaya
yansımadığına hükmetti. Savcılık ise iki kişi arasındaki görüşmeleri şike sayabiliyor. Burada futbol hukukunun ve uygulamalarının farklı mantığı
olduğu unutuluyor. Tam tersi olsaydı ne yapacaktık? Biz kanaatle şike var deseydik, mahkeme yok deseydi ne olurdu bunlar düşünülüyor mu?'
Demirören sonra Türkiye'nin avantajına olduğunu söylediği bir noktayı daha vurguladı. 'Avrupa'da bu konuda özel bir yasa sadece bizde var. Diğer
ülkeler bahis işine bağlamışlar. UEFA bunu da takdir ediyor' dedi.
ŞİKE BİTTİ, GüNDEM ŞİDDET
Başkan UEFA'dan kötü
bir haber geleceğine hiç ihtimal vermiyor. İyimserliğini koruyor.
2020 Avrupa Şampiyonası'nı Türkiye'nin düzenlemesi hakkındaki
değerlendirmesi de önemli:
'Eğer olimpiyatlardan çekilseydik bize vereceklerdi. Sonra tek aday olarak kalamadık. Hala şansımız yüksek. Ama
siyasi iradenin karar ve tutumu belirleyici olacak. Onlar da olimpiyatla, futbol şampiyonası arasında karar noktasında. Türkiye'nin hangisinde daha
şanslı olduğuna bakıyorlar.'
Demirören'le pazartesi günü görüştüm. Benden hemen sonra İcra Kurulu toplantısı vardı. Gündemlerini öğrenmek
istedim. Futbolda şiddetin önlenmesini konuşacaklardı. Yaptırımların güçlendirilmesi ve uygulanması üzerinde hukukçular çalışıyormuş. Spor Bakanı Suat
Kılıç da geçtiğimiz günlerde bunun işaretlerini AKŞAM'a yaptığı açıklamalarla vermişti. Yeni sezonda çok sert uygulamalar ve tavizsiz kararlar alınmış
olacak.
PLAY OFF İYİ GüZEL AMA!
Acaba yeni sezonda play off/süper final uygulaması sürecek mi?
Bunu da
konuştuk. Başkan yaratılan katma değerden ve sonuçtan memnun olsa da uygulamanın sürme ihtimalinin çok zayıfladığını söyledi. 'Belki erken oldu' diye
başladı ve devam etti:
'Sezon sonunda 6 derbi maçı Türkiye kaldıramadı. Futbol camiası, kulüpler, oyuncular, medya, polis... Hiç kimse
hazır değilmiş.'
Kulüpler Birliği'nin içinde farklı görüşler olduğunu ekledi. Sanırım bir süre daha tartışılacak ama benim Demirören'den aldığım
izlenim, önümüzdeki sezonda 'süper final' uygulaması olmayacak gibi.
BEŞiKTAŞ ZATEN BATMAZ
Gelelim sohbetimizin en
hararetli bölümüne... Yazılmamak üzere olan açıklamalar da daha çok burada.
Demirören'le Beşiktaş'ı da konuştuk. Ama yazılmasına izin
vermedi. 'Ben artık Federasyon Başkanıyım. Tarafsızım. Beşiktaş'ı konuşamam' dedi. FIFA'nın merkezinde Fikret Orman'la ilgili soru sorulduğunda
'Bakın, burada ne yazıyor' dediğini hatırlattı. Basketbol takımının şampiyonluğundan duyduğu memnuniyet besbelliydi. Hemen şu soruyu yönelttim:
'Beşiktaş'ı batırdığınız konuşuluyor. Beşiktaş'ı batırdınız mı?'
'Elbette hayır' diye yanıt verdi, sonra anlattı anlattı, şuna dikkat çekti:
'Bunu söyleyenler Beşiktaş'ın malvarlığına baksınlar. Hatta 3 Büyükler'in borçları ile malvarlıklarını karşılaştırsınlar.'
Daha fazlasını
yazmamı istemedi... Ben gazeteye dönmek üzere İstinye'den ayrıldım, o da icra kurulu toplantısına girdi.