Baklava midemize oturuyordu

Yazarlarımızdan Özgün Başpınar, rotasyondan, Necip'in form durumuna, Fernandes'den, Carvalhal'a kadar takımımızla ilgili bir çok önemli konuya değindi.

Alıştığımız şekilde Gaziantep Belediye ile eşleşmemiz kimseyi şaşırtmamıştı. Zaten artık klasik oldu; Beşiktaş UEFA’da oynarsa Dinamo Kiev’le eşleşir, kupada oynarsa Gaziantep Belediye’yle. Bunlarla yakında kardeş kulüp falan olacağız.

Gaziantep Belediye bence oynadığı ligin üstünde bir takım. Oynadıkları bütün maçlarda çok iyi paslaşıyorlar, takım oyunundan kopmuyorlar ve her zaman göze hoş gelen bir futbol ortaya koyuyorlar. Bireysel yetenekleri üst düzey olan oyuncuları var. Daha istikrarlı ve inançlı olsalar Süper Lig’e çıkmaları ve başarılı olmaları hiçte şaşırtıcı olmaz.

Ama Beşiktaş’ın, ne kadar iyi de olsa, sonuçta alt liginden bir takımla İnönü’de karşılaşırken bile kontratak oynamasını benim aklım almıyor. Dünya çapında futbolculardan oluşan bir kadro, Gaziantep Belediyesi’nin mütevazi bütçeli kadrosunu 2-1 gibi bir sonuçla, zar zor eliyor.

Hayır, artık tanımadığın rakipte değil. Gün aşırı karşılaşıyorsun, neredeyse İstanbul’a gelince sende kalacak. Niye çözemiyorsun?

Maçın nispeten kolay olması, takımın maç trafiğinden dolayı yorgun olması gibi etkenler hesaba katıldığında Carvalhal’in genç bir kadroyla maça başlayacağını düşünmüştük. Fakat ne hikmetse her fırsatta takımın yorgunluğundan yakınan Carvalhal, böyle bir rotasyon fırsatını es geçti. İlk onbirde Ernst, Sivok, Fernandes ve Almeida yoktu ama Alves, Burak, Tanju, Umut gibi isimleri de göremedik. Herhalde Carvalhal, gençler oynarsa birileri akıllarını çeler diye korkuyor, onları pek sık sahaya sürmüyor! Bu genç yetenekleri böyle maçlarda oynatıp takıma ısındırmazsak nasıl geliştirebiliriz ki?

Bir de sürekli oynatıp geliştiremediklerimiz var. Necip gibi, İsmail gibi. İsmail zaten geldiğinden beri bir arpa boyu ileri gidemedi, Necip ise geri gidiyor. Halbuki A takıma ilk çıktığında hepimiz Beşiktaş’ın geleceğin yıldızını bulduğunu sanıyorduk. Kendini hiç geliştiremedi. Genç bir ön libero olarak yapması gerekenden çok daha az kilometre yapıyor. Ofansa katkısı neredeyse hiç yok. Etliye sütlüye karışmadan oyunu tamamlıyor.

Bu genç oyunculara mentorlar lazım. Necip’in parlaması için fark yaratması gerektiğini, oyunun hücum yönünde de aktif olup öne çıkması gerektiğini birinin ona anlatması lazım. Sanırım hedef büyütmeyi beceremiyor genç oyuncularımız. Beşiktaş’ın ilk onbirindeyiz, yolun sonuna geldik diye düşünüyor. Halbuki daha yolun başındasınız, en az geldiğiniz kadar daha yolunuz var, en azz! Bu zihniyeti kazanmayan genç oyuncu iki sene sonra Anadolu’nun yolunu tutuyor, farkında değil misiniz? Bakın Batuhan’a, bakın Serdar Özkan’a! Elinizdeki fırsatın değerini bilin, sürekli kendinizi geliştirin.

Maça dönersek, Beşiktaş adına iki güzel nokta vardı. Birincisi Çarşı Ladies. Haklarını teslim etmek lazım. Neredeyse gerçek Çarşı kadar, helal olsun dedirtecek tempoyla 90 dakika tezahürat yaptılar. İncecik sesleriyle İnönü’yü inlettiler. Bence onları artık her maçta görmemiz lazım.

İkincisi ise Fernandes’in frikiği. Ben topun gidişindeki bu mükemmel eğriyi, en son lisedeki fizik dersinde çizilen yatay atış örneklerinde gördüm. O topun, en yüksek noktaya çıkıp sonra neredeyse sönmüş gibi aniden düşüşe geçmesini biz ancak elimizle deftere çiziyorduk, adam bunu ayağıyla yapıyor. Stoke City maçında attığı penaltıya bakın. 7 metreden vurduğu top bile yukarıdan aşağıya düşerek filelere gidiyor. Beşiktaş’ı bu sene işte bu süper vuruş tekniği taşıyor. Altıpastan atamadığımız golleri, duran toplardan atıyorsak sebebi bu adamdır.

Kupada da ittire kaktıra turu geçtik sonuç olarak… Ama acilen transfer yapmamız, özellikle iyi bir santrfor almamız şart. Ha bir de, Carvalhal’e rotasyonun kötü bir şey olmadığını anlatmamız. Yakında yine 3 günde bir maç yapacağız da, sonra şikayet etmesin!Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın