Bu haberi yazdır
"Temele ilk harcı koydum!" Lucescu, "Gelecekte belki ben olmayacağım ama Beşiktaş hep zirvede kalacak" dedi
 
Temele ilk harcı koydum! Lucescu, Gelecekte belki ben olmayacağım ama Beşiktaş hep zirvede kalacak dedi
İsviçre, Güney Kore ve Avusturya... Süper Lig'in son şampiyonu Beşiktaş, yeni sezona oldukça yoğun bir programla hazırlandı. Siyah-Beyazlılar, bu yıl üç kulvarda birden mücadele edecek. Anlayacağınız; yükleri çok ağır. Görüntü bu ve top artık Lucescu'da... Rumen hoca, geçmişten geleceğe bir yolculuk yaptı, yeni transferleri yorumladı. Söz Mircea Lucescu'da...

"Zorlu maratona artık çok kısa bir süre kaldı. Gerçekten de zor bir hazırlık dönemi geçirdik. Zaten sezon başı hazırlıkları tüm antrenörler için zordur. Konfederasyon Kupası'na giden ve ülkelerinin milli takımlarında yer alan oyuncularım uzun süre bizimle birlikte çalışamadı. En basit örneği Cordoba. Onunla fazla birlikte olamadık. Çalışmalarımızın tamamında yer alamayan futbolcular, arkadaşlarıyla aynı düzeye çıkamıyor. Aradaki farkı kapatmakta da zorlanıyoruz elbette...

İşte bu nedenlerle devamlılığı yakalayamıyorsunuz. Üstelik hazırlık dönemleri de artık minimum seviyeye indi. Dostluk maçlarına her takımın ihtiyacı var. Bizlerin, rakiplerin, televizyonların... Bu tür programlara adapte olmak zorundayız. Düşünün; İstanbul'da iki antrenman yaptık, daha sonra sürekli maçlara çıktık. Yani sürekli karşılaşmalar yaparak lige hazırlandık. Bu anlayışın temeli şu; hem hazırlık yapıyoruz, hem para kazanıyoruz, hem de Beşiktaş'ın prestiji için mücadele ediyoruz.

İsviçre'de fizik kondisyon açısından iyiydik. Orada altyapıyı oluşturduk. Ancak Giunti, Pancu, Ahmet Yıldırım ve İbrahim kampa gelemediler. Kore'ye gidişimiz hem para kazanmak hem de prestij amaçlıydı. Bu tür turnuvaları geri çevirmeniz mümkün değil. Amacımız sadece para kazanmak değildi tabii ki... Uluslararası arenada imaj kazandırdık Beşiktaş'a. Kore'ye arzuladığımız seviyeyi yakalayamadan gittik. Üstelik oradaki durumu da yakından bilmiyordum. İlk gün uyumak zorunda kaldık. Antrenman bile yapamadık.

Kore'deki en önemli maçımız Olympique Lyon ile yaptığımızdı. Çünkü onlar da Şampiyonlar Ligi'ne katılacak. Böyle maçlarda motivasyon üst düzeye çıkar, tecrübe kazanırsınız. Bu nedenle bizim için artı bir motivasyon oldu Lyon maçı. Üstelik oyuncularımın hangi pozisyonda olduklarını anlamaları açısından da iyi bir deneyimdi.

Avusturya kampı da çok önemliydi. Rapid Wien ve Arsenal maçlarında iyi konsantre olamadığımız anlarda hatalar yaptık. Kaldı ki konsantrasyonu üst düzeyde olan Beşiktaş'ı kolay kolay kimse yenemez. Örneğin Kore'deki Kaizer Chiefs maçı. Çok iyi oynadık, motive olduk, ancak bu motivasyonu bir an kaybettik, sonuç ortada... Çok gol pozisyonuna girdik, ama atamadık. Bunun da temelinde konsantrasyon eksikliği yatıyor. İnşallah zorlu iki kulvarda bu başıma gelmez.

Mantalite olarak hazırız. Ancak tamamen değil, daha da iyi olmak zorundayız. Son bölüm çok önemli. Lige ve Şampiyonlar Ligi'ne doğru adım adım gün sayıyoruz. Kornerlerden ve ölü toplardan basit ve aptalca goller yedik. Bunun da tek nedeni var: Konsantrasyon eksikliği... Bu sorunu acilen çözeceğiz. Geçen sene 85 puan topladık, sadece 1 yenilgi aldık. Bu da bizim başarılı olup olmadığımızın en büyük göstergesi. Biz, zoru başardık. Bunun da temelinde güven duygusu yatıyordu.

Defansımız ile orta saha arasında müthiş bir uyum var. Bu da bizim en büyük avantajımız. Bütün ekip iyi oynuyor, topun dağılımı mükemmel. En önemlisi de bütün oyuncularım kendilerine güveniyor. İşte bu güven duygusu bizi başarıya götürecektir. Takımda yer alan tüm talebelerimi aynı seviyeye çekmek istiyorum. Çünkü bu sezon çok daha fazla maç oynayacağız. Yarışmalarda ilk onbir değil, sonradan oyuna girenler belirleyici olmuştur hep. Anlayacağınız; finişe adını yazdıranlar, hep sonradan girenlerdir çoğunlukla.

Her hafta, hatta her gün bize hücum oyuncusu öneriliyor bir şekilde. Başından beri söylüyorum, neredeyse gırtlağım patlayacak anlatmaktan. Şu anda İlhan zor durumda ve biz onu yalnız bırakmayacağız. O, bize ait ve ona sahip çıkmak da bizim işimiz. Onu bekleyeceğim. İlhan'ı motive etmek de benim işim. İlhan'dan umudumu kesmediğim sürece yeni bir yabancı almam söz konusu değil. Onun yeniden aramıza döneceğinden umutluyum. Kötü düşünmek bile istemiyorum. Aksi takdirde yeni bir yabancı düşünebilirim. Buraya gelen yabancıların bir çoğu ya kariyerlerinin sonunda ya da uzun süre oynamayanlar oluyor. Veya sakat çıkıyorlar. İyi bir hücum oyuncusunu kim verir?

Sinan Kaloğlu'nu ben istedim. Bu konudaki güvenceyi de ben verdim. Ona da alan ve zaman bulmak zorundayım. Sinan'ı oynatabilmek önemli. Kaldı ki bu alanda Ahmet Dursun'u da unutmamak gerekir. Onun Türk Futbolu'na geçmişte neler verdiğini iyi biliyorum. Geçtiğimiz sezon sorunlar olduğu doğru. Onun sadece biraz olgunlaşmasını bekliyorum. Daha profesyonel olması şart. Eğer futboldan bir şeyler almak istiyorsanız, öncelikle profesyonelce bir şeyler vermeniz şart. Vermeden, alamazsınız...

Geçtiğimiz sezona bakın. İlhan ekim ayı sonunda başladı. Üstelik Ahmet Dursun da yoktu. Nouma, kasım ayında aramıza katıldı! Hücumda Pancu'yu oynattık. Sonuçta tüm bu dezavantajlara karşın şampiyonluğa ulaştık. Amaral'ı son anda getirdiler. Gazeteler ve tribünler için yapılan bir transferdi. O, aramıza giremedi, adapte olamadı ve gitti. Bu nedenle yabancı konusuna farklı bir pencereden bakmak gerekir. Ben imza atmadan önce 5 yeni oyuncu vardı, sadece biri oynadı. İsme gerek yok. Bu sene ihtiyacımız olanları aldık. Sistem, oyuncuların kalitesiyle orantılıdır. Bu zorlu yarışın sorumluluğunu bütün ekip alıyor. Kimse merak etmesin.

Şu anki duruma bakarsak en avantajlı takım Fenerbahçe gözüküyor. Çünkü haftada sadece bir maç yapacaklar. Biz ise iki kulvarda mücadele edeceğiz. Ne var ki bu tip uluslararası maçlar takımları her yönüyle daha da yukarıya çeker, kalitesini yükseltir. Bu da bizim avantajımız. Fenerbahçe, iyi ve tecrübeli oyuncular aldı. Yani bu tür olgunluğa ihtiyacı olmayan isimleri kadrosuna kattı. Galatasaray'da ise ekibin ve tribünlerin duygusallığı var. Onlar şampiyonluklara alışmış bir ekip, bu sezon da bunun için büyük uğraş verecekler. Sürekli kazanmaya alışmışlar, onunla yaşıyorlar.

Bu sözlerimi mutlaka yazın... Son günlerde adımı Galatasaray ile geçen birçok konuda kullandılar. Tamaş konusunda özellikle. Ona başarılar diliyorum. Umarım Galatasaray'da iyi bir kariyer yapar, Hagi ve Popescu'nun başarılarını yakalar. Benim, Tamaş ile hiç bağlantım olmadı. Bratu'ya gelince... Şu an yabancıya ihtiyacım yok. Oğlum, o kulüpte ikinci başkandı. Yani istediğim an Bratu'yu alırdım, almadım. Çünkü ben İlhan'ı bekliyorum. Galatasaray seyircisi beni seviyor. Bu sevgiyi başka pozisyona götürmek isteyenler var maalesef. Ama ben işime bakıyorum. Kişilik olarak bu tür olaylara girmem. Transfer para işidir. Basarsınız parayı, alırsınız futbolcuyu. Galatasaray'da parasal sorunlar olduğunu zannediyorum. Bizim alakamız yok. Benim yabancı alıp tribünde oturtmak lüksüm yok. Hiçbir takımın istediği oyuncuya talip olmadım.

Galatasaray geçtiğimiz sezon dört tane yabancı aldı, hepsi ayrıldı. Şimdi herkes düşünüyor ne olduğunu... Ben, bu tür hikayelerin hiç birine girmedim, girmem de söz konusu olamaz. Yabancıyı gelin bana sorun, alıp almayacağımı bana sorun. Çünkü doğru adres benim. Benim adımı negatif konulara sokmasınlar. Lucescu ismini bu tür konularda alet etmesinler. Polemiklere girmem. Benim bir işim var ve bu işimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum.

Yeni sezonda yükümüz ağır. Ekibime güvenim ise sonsuz. Şu an, geçen sezona oranla çok daha ilerideyiz. Beyin olarak, tecrübe olarak mükemmeliz. Kazanma hırsımız üst düzeyde. Herkes şu gerçeğin farkında mı, bilemiyorum. Biz, ekibimizi gençleştirmeye başladık. Bu, elbette kolay bir iş değil. Belki de büyük risk alıyorum. Ancak ben arkamda kalıcı bir ekip bırakmak istiyorum. Geleceğin Beşiktaşı'nın temellerini atıyorum. Adımın, gittikten sonra da iyi anılmasını arzuluyorum. Oluşturacağım genç kadro uzun yıllar başarıdan başarıya koşacaktır. Temele ilk harcı koydum. Yavaş yavaş müthiş ve sağlam bir bina oluşturacağım. Kolay kolay yıkılmayacak. Bu ekip uzun zamanları sırtlayacak ve Beşiktaş'a büyük başarılar kazandıracaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Eğer sadece kendimi düşünseydim işin kolayına kaçardım, riske girmezdim. Söylerdim yönetime, istediklerimi aldırırdım ve çıkar ligi şampiyon tamamlardım. Bu, işin kolay yanı. Ancak benim Türk Futbolu'na da hizmet etmek zorunluluğum var. Kolayı istesem, kulübüm müthiş paralar harcamak zorunda kalırdı. Kulübümü de düşünmek zorundayım. Miras bırakmak istiyorum. Küçük Serdar örneğin... Daha yaşı 16... Emre Belözoğlu bile onun yaşında bu kadar iyi değildi. Serdar'ı korumalıyım. Onu, Türk Futbolu ve Beşiktaş'a kazandırmalıyım. Elimde oturmuş iskelet bir kadro ve son jenerasyonun en becerikli oyuncuları var. İskelet kadroya bu gençleri sokmak bizim görevimiz. Önümüz açık ve aydınlık.

Cordoba ile sorunumuz yok. O, iyi bir profesyonel. Okan Koç bize adapte olabilmek için çalışıyor. Ancak şunu da söylemeliyim ki; daha çok çalışması gerek. Kaan Dobra'nın seviyesine çıkabilmesi için bu şart. Ahmed Hassan kalitesini kanıtlamış bir oyuncu. Beşiktaş'ta çalışan ve kafaca hazır olan herkes forma giyer. Ancak unutulmasın ki, bir takım sahaya onbir kişi ile çıkar. Disipline uyan, konsantrasyonu üst düzeyde olan, görevini eksiksiz yapan herkes, bu takımın forması altında mücadele edecektir."

(Kaynak Fanatik gazetesi)

Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Bizi Takip Edin
Karakartal Twitter Karakartal Facebook Page Karakartal RSS Karakartal İphone Karakartal Mobil
En çok okunan haberler
AVRUPA'DAN FUTBOL
En çok yorumlanan haberler