Bu haberi yazdır
Okan Buruk'tan hiç duymadıklarınız!
 
Okan Buruk'tan hiç duymadıklarınız!
Okan Buruk ile ilk tanışmamız 15 sene önceydi. Okan altyapıdan A takıma alındığında ufacık tefecik, duruşu ama sahadaki ‘büyük’ futbolu ve sevimliliği ile herkesin takdirini toplamıştı. Ardından yıllarca görev icabı aynı havayı teneffüs ettik. Bir gün olsun kimseye, kızdığını, tavır aldığını görmedim. Ağzından tek kötü laf işitmedim. Yani Okan, önce mükemmel bir insan ve kişilik, ardından da futbol için inanılmaz yeteneklere sahip... Öyle ki, Soner’in darbesi ile ayağı kırıldığında hastane odasında ağlarken, ayağına değil, futboldan ayrılığına ağıt yakıyordu. Yıllar sonra bu kez Beşiktaş’ta karşılaştığım Okan’da bu anlamda bir değişiklik görmedim. Daha da olgun ve tecrübeli olarak geldiği yeni takımının formasını giymek için sabırsızlandığını, gözlerinin parıltısından okunuyordu. Kartal’ın ‘küçük dev adamı’ olan milli oyuncunun görüşlerini aynen aktarıyoruz.

* Beşiktaş’a gelişin nasıl oldu?
* Inter’de geçen yıl fazla oynamasam da, çeşitli teklifler oldu. Türkiye’den de vardı, başka ülkelerden de... Ancak ben bunlar arasında en ciddi ve yapıma uyanın Beşiktaş olduğuna karar verdim. İnanın, bir saat bile sürmeyen görüşme sonrasında teklifi kabul ettim ve Milli Takım’la birlikte Uzakdoğu turnesine gitmeden önce imza attım.

* İtalya’dan sonra Beşiktaş’a uyum sağlamak sorun oldu mu?
* Önce şunu açıkça söyleyeyim; Okan Buruk olarak, Beşiktaş’ta kendime yeni bir sayfa açtım. Bunu laf olsun diye söylemiyorum.

* Inter ile Beşiktaş arasındaki fark ne?
* Sadece maddi olarak fark var. Orada maddi gelir yüksek ve farklı. Beşiktaş, özellikle tesis olarak Inter’in önünde. Artık Avrupa ile Türk futbolu arasında fark göremiyorum.

* Ya oyuncu olarak?
* Beşiktaş takımında, Inter’de rahatlıkla oynayacak oyuncular var. Orada da Beşiktaş’ta oynayacak futbolcular var. Yani dediğim gibi maddi konular dışında artık tam bir denge mevcut.

* Yeni sezonda büyük beklentiler var, bunlar gerçekleşir mi?
* Beşiktaş’ın hedefleri belli. Çok kaliteli bir kadroyuz. Ama şimdiden ‘şu olacak, bu olacak’ diye konuşmak doğru olmaz. Biz elimizden geldiği kadar çok çalışıp tüm hedeflere ulaşmak istiyoruz. Sadece ben değil, takım olarak başarılar yaşayacağımıza inancımız var.

* Bosque’nin sizlere yaklaşımı nasıl?
* Hoca kim olursa olsun, oyunculara fazla yorum yapmak düşmez. Ancak del Bosque’nin değişik bir kimliği var. Özellikle Real Madrid’deki kariyeri ve yılların getirdiği bir tecrübesi mevcut. Elbette bunun da takıma yansıması çok olumlu olacak.

* Emre’nin de ismi Beşiktaş’ta geçiyor. Senin aracılık yaptığın da konuşuluyor. Yine birlikte oynamak ister misin?
* Emre ile hem saha içi, hem de saha dışında çok iyi anlaşıyoruz. Milano’da sürekli birlikteydik. Elbette kendisi ile sürekli konuşuyorum. Ancak onun durumu net değil. Daha kesin olarak Inter’den ayrılıp ayrılmayacağı bile belli değil. Elbette birlikte oynamayı çok isterim. Ayrıca Beşiktaş’a çok büyük katkılar da sağlar. Fakat Türkiye’ye dönmeyi pek düşünmüyor.

* Galatasaray’dan sonra Beşiktaş’ta oynamak nasıl bir duygu?
* Ben Galatasaray’ın altyapısında yetişip bugünlere geldim. Sonuçta profesyonel oyuncuyum. Ekmek paramızı kazanıyoruz ve futbolcu bunu sadece belli bir dönem yapabiliyor. Benim açımdan herhangi bir sakıncalı durum yok. Bu durum, Galatasaray ya da başka bir takımda aynı konumda olan herkes için geçerlidir. Şimdi tek düşündüğüm takım Beşiktaş. Bana büyük bir güvenle yaklaştılar. Kendimi yeni kulübüme karşı borçlu hissediyorum. Bunun için iznimin bir an önce bitmesini ve takım arkadaşlarıma katılmayı istedim.

* Sağ kanatta çok oyuncu olması senin için handikap mı?
* Bu durum her futbolcu için avantajdır. Burada formayı savaşarak, iyi bir rekabet içinde alma mücadelesi var. Ayrıca ben çizgide değil, içerde de oynayabilen bir yapıya sahibim. Rekabet ne kadar fazla ve güçlü olursa, kalite de o oranda artar.

* Beşiktaş’ta en çok etkilendiğin konu ne oldu?
* Önce insanların bana güvenip inanması. Her ne kadar profesyonel olsak da, bazı soyut olaylar herşeyin önüne geçebiliyor.

* Büyük takımlarda oynamak gerçek bir baskı yaratıyor mu?
* Türkiye için bu geçerli. İtalya’da da büyük takım forması giymek elbette değişik baskı unsuru, ancak mantalite çok farklı. Mesela Milan ile yaptığımız derbi maçlarının havası değişik olurdu. Bu da sadece 90 dakika ile sınırlı bir olaydı. Maç bitiminde, özellikle taraftarlar arasında oyunculara karşı olumsuz bir tepki söz konusu olmadı hiç. Biz ise futbolu sadece bir spor olarak göremedik bugüne kadar. Kazanan ya da kaybedeni onore etme davranışını sergilemekte geç kaldığımızı düşünüyorum.

* Genel olarak baktığında kadroyu lig ve UEFA için yeterli buluyor musun?
* Bu iş sadece kadro işi değil. İşte örnekleri ortada. Geçen sezon Real Madrid, Bayern Münih, Inter gibi takımlar liglerinde umduğunu bulamadı. Avrupa Şampiyonası’nda da İspanya, İtalya, İngiltere ve Almanya gibi ekipler başarılı olamadı. Söylediğim gibi güven, inanmak, çalışmak ve o havayı yakalamak çok önemli. Bunu yapan kadro kaliteli oluyor. Yani kalite, şampiyon olup diğer kulvarlarda kupaları kaldırırsan geliyor.

* Milli Takım’daki geleceğin Beşiktaş’a endeksli diyebilir miyiz?
* Bu herkes için geçerli. Milli Takım olayı çok farklı. Almanya’daki finallerde mutlaka olmak istiyoruz. Bunun için önce kendi kulüplerimizde, daha sonra da Milli Takım düzeyinde en iyi yerlere gelmek için mücadele vereceğiz.

* Son olarak bir mesajın var mı?
* Beşiktaş taraftarı bu sezon içini rahat tutsun, gurur duyacakları bir takım izleyecekler. Sadece biraz sabır ve anlayış göstersinler, yeter. Elbirliği ile başarıdan başarıya koşacağız. Söz...
 
Kaynak: Fanatik

Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Bizi Takip Edin
Karakartal Twitter Karakartal Facebook Page Karakartal RSS Karakartal İphone Karakartal Mobil
En çok okunan haberler
AVRUPA'DAN FUTBOL
En çok yorumlanan haberler