“Kişiliğimin oluşmasında, aldığım eğitim büyük etken oldu. Başka insanların hayatlarından da çok şey öğrendim. İnsanlar en kötü olaydan bile, doğru bir ders çıkartabilir. Kaybetsen de mücadeleyi bırakmayacaksın. Bir antrenör; yenilgide karamsarlığa kapılmamalı, galibiyette havalanmamalıdır. Sinirli olursan, futbolcuna faydan olmaz. Soğukkanlı bir şekilde, 90 dakika futbolcu ile aynı kalp atışını hissetmelisin. Eğer bir antrenör sinirli davranıyor, bağırıp çağırıyorsa şov için çabalıyordur.”

“Beşiktaş beni seçti, ben de Beşiktaş’ı... Bu camianın özelliklerini taşıdığım doğru. Mütevazı bir adam olabilirim. Bakın gerçekleri konuşmak gerekirse; bir teknik direktör Galatasaray’ı çalıştırdıktan sonra, kolay kolay Kara Kartal’a gelemez. Fakat ben Siyah - Beyazlı kulübe gelmeden çok önce, Beşiktaş’ın tarihini okudum. Neden sadece Beşiktaş’ın ambleminde Türk bayrağının olduğunu, Beşiktaş’ın tarihini gerçekten çok iyi biliyorum. Beşiktaş’ın tarihi ve halk takımı olması beni büyüledi.”

“Bu kulübün sevdiğim çok yönü var... Mesela taraftarı... Fakat asıl geliş nedenim, Beşiktaş’a kızdığım içindir. Çünkü çok iyi bir takım olmalarına rağmen, fırsatları değerlendiremediler, başaracaklarına inanmadılar. Geçen yıl çok iyi bir çıkış yakalamalarına rağmen, bir ışık gibi söndüler. Şampiyon olabileceklerine inanmadılar. Buna kızdım. İnansalardı, bu takım çok daha başarılı olurdu. Bütün Beşiktaşlılar’dan tek bir isteğim var: Beşiktaş’ın en büyük olduğuna inansınlar...”

“Fenerbahçe ve Galatasaray’dan çok üstün yönlerimiz var. Örneğin, Türkiye’nin ilk spor kulübüyüz. BJK Nevzat Demir Tesisleri’ne başka hangi kulüp sahip? Beşiktaşlı inanmalı, pasif kalmamalı. Eğer hepimiz omuz omuza verirsek, önümüzde kimse duramaz. Bizim için değil bir saniye, bir salisenin bile büyük önemi var. Beşiktaş geçen sezonu 3. bitirdi. Şimdi bir atlet gibi önce ikinciyi, sonra birinciyi geride bırakmalıyız. Bunun için taraftar desteğine ihtiyacımız var. Bize inansınlar.”