Yöneticilerimiz, belki de ilk kez haklı çıkmanın üzüntüsünü yaşıyor. Siyah-Beyazlı idareciler, Fenerbahçe maçı öncesinde yaptıkları sohbet toplantılarında, 2 yıl üst üste şampiyon olmanın ve rakiplerin geride bırakılmasının bu sene saha içinde ve dışında kendileri için bir dezavantaj yaratacağını konuşmuşlardı.
Geçtiğimiz yıllara göre mali gelirini 2-3 misli artıran Kara Kartal, yaptığı transferlerle ve Şampiyonlar Ligi'nde mücadele ederek, 'Marka değerini' artırmış ve rakipleriyle arasındaki farkı hızlı bir şekilde açmaya başlamıştı. İdareciler, üstünlüğünü kaybeden diğer kulüplerin ve başka kesimlerin, bu durumu tersine çevirmek için düğmeye basacağını seziyordu.
ÖNCE ŞENOL GÜNEŞ SONRA KONYA
Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim'in görevinden ayrılmasıyla, bu koltuk için bazı kesimlerce en büyük aday, ligi 2 sezondur
şampiyon tamamlayıp, Beşiktaş'a ülkenin en iyi futbolunu oynatan Şenol Güneş'ti. Yönetim, Şenol Hoca'nın ısrarla Beşiktaş'ta mutlu olduğunu
belirtmesine rağmen TFF Başkanı Yıldırım Demirören ile görüşmesinden huzursuz olmuştu.
Ancak idarecilerin hocalarına güveni sayesinde bu
konu fazla uzatılmadan kapanmıştı. Asıl sorun ise sezon başındaki Konya maçıyla başladı. Süper Kupa finali sonrası Beşiktaş'ın 1 maç seyircisiz oynama
cezası alması, fitilin ateşlendiğinin işaretiydi.
DERBİ MAÇIYLA ADETA RESMİLEŞTİ
Yönetim, derbide hakemlerin
verdikleri/vermedikleri kararlara adeta ateş püskürdü. İdareciler, verilen 3 kırmızı kart, ofsayt gerekçesiyle Negredo'nun sayılmayan golü ve Cenk
Tosun'a yapılan ve çalınmayan penaltı kararlarıyla çileden çıktı. Böyle bir durumu önceden bekleyen idareciler, derbi öncesi "Tahriklere kapılmadan
sakin kalarak oynayın" uyarısını yapsa da takımlarını tuzağa düşmekten kurtaramadı.
Yöneticiler, derbi sonrası takımla yeniden bir araya
gelip, "Artık hakemleri de yenmeliyiz" diye konuştu.