
"Daha önceden kanatlara alışmıştık. Çizgiye inip orta yapıyorduk, ya da faul yaptırıp frikik kazandırıyorduk. Ama Lucescu geldikten sonra herşey değişti, bize, ‘Topu alın, içeri dalın’ dedi. Öyle yapmaya başladık. Gördük ki, verimimiz ikiye katlandı. Her atağımızda tehlike yaratıyoruz. Hocamız ne diyorsa yapmaya çalışıyoruz. Dikkatli olmak zorundayız, çünkü arkamızda bekleyen çok adam var! Takımın başarısında kadronun geniş olmasının payı büyük. Çünkü sahadaki adam biliyor ki; kötü oynarsa yerine bir sürü alternatifi var. Bence Beşiktaş’ın geçmiş yıllardaki en büyük zaafı buydu.
Sezon başından bu yana maçlarda sağ ayakla şut atmayı deniyordum, ama gol, Galatasaray derbisinde geldi. Top ayağıma çok iyi oturdu. Sağ ayağımla daha önce sadece üçüncü lig karşılaşmalarında ve hazırlık maçlarında gol atmıştım. Ancak abartmaya gerek yok, bunlar normal şeyler.
Açık konuşmak gerekirse, sezon başında bu takımın bu kadar başarılı olacağına inanmıyordum. Çünkü yeni gelen bir sürü oyuncu vardı. Yeni bir hoca gelmişti, takımı tanıması için zaman gerekiyordu. Zamanla herşey düzeldi. Yeni transferler müthiş uyum sağladı. Sakatlar iyileşti. Alternatif isimler çoğaldı. Şimdi inanıyorum ki, bu takım çok daha başarılı olacak.
Bizim çıkışımızda, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın puan kayıplarının da büyük payı var. Gerçi biz de puan kaybettik, ama hala yenilmedik. Herkesin dilinde, ‘Beşiktaş bir yerde takılacak, duvara çarpacak’ gibi sözler var. Bence bu takım bu tür sorunlar yaşamayacak. Yani bir rakibin bizi zor durumlara düşürebileceğini hiç tahmin etmiyorum. Çünkü çok uyumlu bir ekibiz. Yıllarca Avrupa’da oynamış ağabeylerimiz var. Kimse kendini düşünmüyor, varsa yoksa takım var akıllarda. Gol atabileceği pozisyonlarda, garanti olsun diye asist yapan oyuncularımız var. Zor zamanlarda Ronaldo gibi sonucu değiştirecek sürpriz adamlarımız var.
Hocamız, ‘Pozisyona girmek iyidir. İstediğimi yapın, golü zaten atarsınız diyordu. Bana, Kaan’a, Tamer’e hep anlattı bunları. Denedik ve gördük, gerçekten de söyledikleri bir bir çıkıyor. Dikkat edin maçlara, kanatlardaki adamların girdiği pozisyonlar ortada.
Kafamı kaldırıp oynamaya çalışıyorum, ama bu benim stilim değil! O şekilde oynamaya çalıştığım zamanlarda kendimi tank gibi hissediyorum. Yani istediğim kadar çabuk olamıyorum. İkili mücadeleye girip top kazanamıyorum.
Maçlardan sonra bir türlü kendime gelemiyorum. O günün yorgunluğu yüzünden sabaha kadar uyuyamıyorum. Bir gün sonra öğle saatlerinde uyuyarak toparlayabiliyorum. Enteresan bir durum aslında.
Ahmet Yıldırım ile göz göze geldiğimizde iş bitiyor! O, aralara çok iyi toplar atıyor. Takım içinde herkesle aram iyi, ama Ahmet’le aramızdaki diyalog süper.
Yabancıların hepsi de iyi. Pancu çok yararlı bir futbolcu. Şimdiye kadar mükemmel bir performans sergiledi hepsi de. Beşiktaş camiasının 100. yılda neleri beklediğini onlar da biliyor. Zago ile konuşuyoruz, çok hoş bir adam. Her toplantıda, ‘Çıkalım, kalitemizi sahaya yansıtalım’ diyor. Onun konuşmaları beni çok etkiliyor. Onun sayesinde sahaya bir değişik çıkıyorum sanki.
Pascal baba değişti gibi! Bize, ‘Eskisi gibi değilim’ demişti, kanıtladı. Artık agresiflik yok, çılgınlık yok. Sadece işini yapıyor. Alaves maçında ortamı yumuşatmak için gitti bir rakip oyuncuya sarıldı. Şaşırdım vallahi! Oysa ben, kırmızı kart gören adama saldıracak zannetmiştim.
Kazandıkça güvenimiz artıyor. Eskiden İnönü’ye gelen takımlar
çok rahattı. Ben yine buradaydım ve bu durumu fark ediyorum. Şimdi öyle değil. İnönü’ye gelen sahasına kapanıyor, bırakın galibiyeti, bir puanı bile
başarı olarak görüyor.
Maç öncesi sonucu bilmene imkan yok, ama soyunma odasından sahaya giderken içimiz rahat, kimsenin aklında ‘yenileceğiz’
gibi bir düşünce yok. Bu, üçüncü yılım ve daha önceki senelerde hep içimde böyle bir korku taşırdım.
Soyunma odasına bir giriyoruz, herkes birbirine sarılıyor. Artık öyle bağırma çağırma yok. Yenersin, yenilirsin... Futbolda herşey olabilir. Ancak bir takımın bu düşüncelere sahip olması büyük avantaj. Çıkacaksın sahaya, aslanlar gibi savaşacaksın. Mücadele edeceksin, ikinci maç için avantaj elde edeceksin. Kafamıza bu düşünceler yer etti bu sezon.
UEFA’da Slavia Prag ile eşleştik. İyi mücadele eden bir ekipmiş. İlk maçın orada olması bizim için avantaj. İşi İnönü’de
bitireceğiz. Biz İnönü’deki her maça 12 kişiyle başlıyoruz.
Tribünlerdeki adamımız harika.
Milli takıma seçilmeyi bekliyorum. Hatta bu yönde duyumlar da aldım. Ancak kadro açıklandı, yıkıldım. O formayı giymek herkes gibi benim de hakkım ve bir gün mutlaka giyeceğim. Ara sıra düşünüyorum, acaba ağzımla kuş mu tutmalıyım! 12 kişiyi çağırdılar, beni almadılar. Ben de insanım. Hazırlık maçında beni almıyorsan, ne zaman alacaksın? 5 yıldır Süper Lig’deyim. Sadece 3-5 maç oynamadım. Bir çok hocayla çalıştım, hiçbirisi kesmedi beni. Milli takım için yeterli değil miyim! Böyle düşünmek istemiyorum. Seçilen futbolculara bir bakın, onların eksiği yok mu? Herhalde iyi reklam yapamıyorum! Yunanistan’dan Erol Bulut’u çağırdılar, beni almadılar.
Bizim için iç saha dış saha fark etmiyor. Şampiyonluğa oynuyorsan her yerde kazanacaksın. Lucescu kim yorgunsa hemen dinlendiriyor. Bir maça çıkarken herkes sayıyordu, ‘o yok, şu yok, bu yok’ diye. Takır takır oynadık, farklı kazandık. Bu takımda herkesin yeri dolar. Biz, hiçbir maça eksik çıkmıyoruz. Ben yoksam, başkası var. Sergen yoksa Tümer var. İlhan yoksa Ahmet var. Bana göre bu takımın yeni bir oyuncuya ihtiyacı yok.
Üç günde bir maç oynuyoruz. Bu yüzden sadece bir gün evde kalıyorum. Akşam yemeği yiyorum, ertesi gün kampa gidiyorum. Zaten normalde de dışarı çıkan, gezen bir adam değilim. En büyük hobim, meyvamı alıp evimde televizyon izlemek. Belgesellere bayılıyorum. Discovery Channel, Animal Planet’ı seyrediyorum. Lig TV’deki eski maçlara takılıyorum. Ara sıra kendi maçlarımızı izleyip kendimize sallıyoruz!
Nişanlımla ortak bir karar aldık. Önce İstanbul’da bir ev alıp içini döşeyecektim sonra evlenecektik. Şimdi Beşiktaş şampiyon olsun, kutlamalarla birlikte evlenelim diyorum. İnşallah şampiyon oluruz bu sene yani! Sinan ağabeyle konuştum, sezon ortasında düğüne izin vermedi. Aslında bütün suç onda, neden evlendirmedin beni Sinan ağabey! Bu sene evleneceğim, başka yolu yok!
Koşabildiğim kadar oynayacağım. Çünkü futboldan başka yapabileceğim başka bir meslek yok. Küçükken köyde inek otlatıyordum. Ama bu da bir meslek değil ki! Şimdi kazancımla burada yaşıyorum. Nişanlım Harita-Kadastro okudu. Belki onun işini yaparız bıraktıktan sonra."
Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Diego Leon, Manchester United yolcusu!

Atletico Madrid'de üç ayrılık: Reinildo, Azpilicueta ve Witsel!

Atletico Madrid, Ruggeri'de mutlu sona yakın

Chelsea, Joao Pedro'yu bitirdi!

Thomas Partey, Arsenal'den ayrılıyor!

Manchester United'ın yeni hedefi Ivan Toney

Reinildo'nun yeni durağı Sunderland!

Milan'da ayrılık: Luka Jovic

Napoli, Darwin Nunez'in peşinde!

Real Madrid Vinicius ile sözleşme yenilemeyi planlıyor
