Şampiyonluğu gerçekten kovalayan bir takım kendi evindeki maçların çoğunu kazanmak zorundadır. Beşiktaş bırakın çoğunu kazanmayı, kendi evinde yaptığı 7 maçın ancak 3 tanesini kazanabildi.
Peki, nasıl oluyor da Beşiktaş kendi evinde, herkesin gıpta ile izlediği seyircinin desteğine rağmen bu maçları kazanamıyor? Bu sorunun ilk cevabı kadronun yetersizliği olarak görülebilir, fakat oynadığı rakiplerin güçleri ile kıyaslayacak olursak, Beşiktaş’ın kadrosu rakiplerine ciddi şekilde ağır basıyor. Bu durumda gözler Ertuğrul Sağlam’a dönüyor. Beşiktaş tribünlerinin son zamanlarda alkışladığı tek adam olan Ertuğrul Sağlam mı acaba sorunun temeli?
Ertuğrul Sağlam’ı incelemeye bugünkü kadrodan başlayalım. Bugüne kadar deplasmanda sadece 1 puan alabilmiş ve önemli iki oyuncusu (Altan ve Fahri) eksik olan Rize karşısına, Tello’nun yokluğunda sol kanatı Mehmet Sedef’e emanet eden Ertuğrul Sağlam’ın aklında önce o kanadı sağlama almak vardı. Ne kadar formsuz olurda olsun ( zaten maçın sonlarına doğru kurtarıcı olarak oyuna alıyorsan, demek Akın’a hala güveniyorsun) İbrahim Akın ile maça başlamak, ben bu maçı işler yolunda giderse farklı kazanmak istiyorum demekti. Mehmet Sedef ile başlayan mantık ise ben nasıl olsa bir gol bulurum, yeter ki rakibin gol yollarını kapatmalıyım demekti. Şampiyonluğa oynayan bir takımı idare etmek ve iyi bir teknik adam olmanın farkı işte bu mantıkta yatıyor. Taraftarın gözdesi Ertuğrul Sağlam geçen Marsilya maçında ve bu maçta bariz hatalar yaptı. Marsilya maçında şansın yardımıyla gelen 3 puana bugün ulaşılmadı.
Dünkü kadroda diğer bir sorun ise Mert Nobre oldu. Ertuğrul Sağlam formayı hakkaniyet çerçevesinde dağıtmak adına, her oyuncusuna dönüşümlü olarak şans veriyor. Oyuncunun form durumu ya da maça uygun olup olmaması değil, uzun süredir forma bulamıyorsa onun hakkını(!) yememek adına formalar sürekli olarak el değiştiriyor. Bobo’nun oldukça formsuz olduğu bir gecede sahada Nobre’de olunca Beşiktaş maçı forvetsiz tamamladı.
Tribünleri bir diğer sempati beslediği isim Baki Mercimek ise bildiğimiz Baki idi. Çok kötü oynadı ve puan kaybının mimarlarından biri oldu, ama sakın yanlış anlaşılmasın buradan Baki’ye bir sitemde bulunduğumuz yok. Baki elinde ne varsa onu sahaya yansıtan, terinin son damlasına kadar savaşan ama kapasitesi belli olan bir oyuncu. Bu gece benim kulağını çınlattığım oyuncu Gökhan Zan oldu. Gökhan isterse dünyanın en iyi stoperi olsun, eğer ben bir takımın yetkilisi olursam asla sezona Gökhan’a güvenerek başlamam. İki senedir Beşiktaş’ın her kritik döneminde kendisi ortada yok. Gökhan’a güvenerek sezona başlandığı içinde onun yokluğunda ortalık toz duman oluyor.
Sözün özü, Beşiktaş yine kendi evinde kazanamadı. Ligin en zayıf ekiplerinden Rize karşısına bile risk almadan çıkmaya çalışan Ertuğrul Hoca gecenin sorumlusu oldu. Reklam olacak güzellikte bir gol atmasına rağmen Delgado yine kendine gelen tüm topları ezdi. Haftalardır kayıp olan Serdar Özkan yine sahada gözükmedi. İbrahim Toraman Baki’ye ayak uydurup çok kötü oynadı. Bobo her maçı da ben alamam diyerek sahada gezindi. Cordoba’nın ahını aldıktan sonra gün yüzü görmeyen Beşiktaş kalesi, bugünde Rüştü ile komik bir gol yedi. Dün olumlu işler yapamasa da Beşiktaş adına sahanın en iyisi kaptan İbrahim Üzülmez’di. Tello’nun yokluğunda bir hüzün daha yaşayan Beşiktaş’ın acilen kendine gelmesi lazım, yoksa şampiyonluk gemisi limandan ayrılmak üzere…
HAKEMLERE ÖZEL DERS :
Hakemliğin olmazsa olmazı avantaj kuralının uygulanmasıdır. Son yıllarda FIFA ve UEFA’nın özellikle üzerinde durduğu ve hakemlere bu konuda sonsuz yetki verdiği çok özel bir durumdur bu kural. Hakemler bir takımın lehine avantaja karar verip, sonra avantaj bozulursa bir önceki faule geri dönmeye kadar sonsuz yetki ile güçlendirilmelerindeki amaç olabildiğince avantaj kuralının uygulanmasıydı. Zaten iyi hakem ve kötü hakemi bu uygulamayı iyi yapan ya da beceremeyen diye ayırmak mümkün. Zafer Önder İpek öyle bir pozisyonu es geçti ki, ilk yarıda Bobo kaleci ile karşı karşıya kalacak iken, hakem oyunu durdurdu ve Beşiktaş’ın lehine bir faul verdi. Bizim hakemlerimiz bu tempoda giderse ancak 7 yaş altı milli maçlarda görev alabilirler… İşin ilginç yanı aynı ise; aynı maçta aynı Önder İpek Ali Tandoğan’nın el ile kestiği pozisyonu devam ettirip, rakip topu kaybedince oyunu durdurdu ve Ali Tandoğan’a sarı kartını çıkardı. Demek işine gelince kuralı uygulamasını biliyormuş !!!
Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Manchester derbisinde kazanan City!

Liverpool yine son nefeste!

Atalanta Lecce'yi farklı geçti

Udinese, deplasmanda Pisa'yı tek golle geçti!

Chelsea'den Kenan Yıldız hamlesi!

Manchester City'den Bernardo Silva kararı!

Bayern Münih'ten Michael Olise kararı!

Frankfurt'ta Galatasaray maçı öncesi sakatlık şoku!

Bayern Münih'in gözü Nico Williams'ta!

Arda Güler, dünya basınında geniş yankı uyandırdı
