Beşiktaşlı kimliğiyle tanınan spor yazarı Ali Ece, siyah-beyazlı takımın Kayseri Erciyesspor karşısında aldığı galibiyeti değerlendirdi.

İşte Ali Ece'nin Akşam Gazetesi'nde o köşe yazısı...

Beşiktaş, büyük kısmını çok iyi oynadığı maçta bir yerden sonra tam tersine “en kötü”ye dönüşünce 3 puanı zar zor aldı. Sonuç yeni transfer Jones’un çok şey katabileceğini ama yeni stoperin de şart olduğunu bağıran cinstendi!

Olimpiyat Stadı, kâğıt üzerinde İstanbul’da. Ancak iklimi Faroe Adaları iklimi! Özellikle rüzgârı o kadar acayip ki buraya futbol sahası yerine Eskişehir’deki gibi bir yapay deniz yapılsa surf’çülerin vazgeçilmez mekânı olur. Maalesef dün gece stadın zemini de bu stattaki en unutulmaz maç 2005 Şampiyonlar Ligi finalindeki kalitenin çok uzağındaydı.

Bu iklimde futbolcuların ayakta kalması için çok koşmaları değil, “kompakt koşmaları” elzemdi. Beşiktaş bunu maçın 4’te 3’ünde başardı. Bu tip bir zemin(imsi)de sonuç almak için de gereken, mümkün olduğu kadar basit oynamaktı. Beşiktaş ne zaman kompakt koşup basit oynadıysa üstünlük kurdu, pozisyonlar yarattı, golleri buldu.

YETENEK BASİT KULLANILINCA…

Maçı 1-0’a getiren golde Gökhan Töre’ninFernandes’easisti, Fernandes’in uzun zamandır yaptığı en verimli gol koşusu kadar kilit niteliğindeydi. Töre’nin maçı 1-0’a getiren asistindeki pas şiddetinde yetenekli ama yeteneğini kullanma konusunda istikrarsız Töre’nin basit oynadığında ne kadar verimli olabilecek bir yeteneğe sahip olduğuna şahit olduk. Bir önceki cümlede 3 kez “yetenek” yazdığımı farkındayım çünkü Töre, Oğuzhan’la beraber Beşiktaş kadrosundaki en yetenekli yerli oyuncu. Keşke yeteneklerini kullanma konusunda da bunları 90 dakikaya yayacak derecede yetenekli olabilse!

7 SANİYE, 3 TEK PAS= 1 GOL

Cruyff, bizim Devler Ligi finalinde oynayan 5 oyuncunun adını bilmeyen uzaktan kumandalı “sözde meslektaşlar” gibi laf olsun torba dolsun diye “Futbol basit bir oyundur, zor olan onu basit oynamaktır” demedi. İnanmayan dün geceki ilk golü tekrar izlesin: Beşiktaşlı oyuncular yaklaşık 7 saniyede 3 tek pas yaparak golü buldular. Gerçekten de modern futbolda topla oynamak ve topla oyalanmak bambaşka, hatta birbirine zıt şeyler!

ALMEIDA’NIN ASİSTİ GOLLERİ KADAR DEĞERLİ

Bir başka basit olduğu ölçüde zor olan kilit pası 2. golde Almeida verdi. Bu acayip rüzgâr ve zemin(imsi)de pasın şiddeti kadar zamanlaması da çok önemli. Almeida çizgide bekleyen Töre’ye topu yarım saniye geç atsa pozisyon ofsayt olacaktı.Fakat Gökhan Töre topun yaklaşık 35 santim gerisindeyken Almeida kendi üstüne yığılmaya hazırlanan Erciyes savunmacılarını çalım atmadan eksiltmeyi başardı.

OĞUZHAN ÇALIŞTIĞINI BAŞARDI

Beşiktaş’ın 3. golünde ise bu kez Fernandes’in uzun süre sonra yaptığı en iyi defansif müdahale ertesinde gelen bir “Atiba klasiği” izledik. Atiba çoğu pasını verirken pas vereceği oyuncunun bir sonraki hamlede o topu kime verebileceği opsiyonlarını da hesaplayarak veriyor. Ve bunu Türkiye lig standartları ortalamasının üstünde bir hızla yapıyor. Atiba aktarmalı Gökhan Töre asisti 3. golü hazırladı ama tabii ki kartal payı Oğuzhan ve onu 6 aydır planlı olarak şut çalıştıran hocalarının. Gizli kahramanlar ise Oğuzhan rakip kaleye yaklaşırken önünü boşaltıp karşısındaki savunmacıları kendileriyle beraber kenara savuran Olcay ve Almeida’nın “refleks koşu”ları.

LANET DEĞİL, LANET OLASI AYNI HATAYI TEKRARLAMANIN SONUCU

3-0’a kadar her şey iyi. Hatta son maçlara kıyasla bayağı iyi. Peki, 3-0’dan sonraki düşüşü meşhur “3-0’dan 3-3 Valerengalaneti”ne mi bağlamak lazım? Hani dün gece Olimpiyat’ın iklimi Valerenga ikliminden halliceydi ya?
Tabii ki hayır! Bu tip “futbol kanseri” dakikaların modern futbolda çözümü basit. Birincisi yedek kulübende gerçekten taktiksel açıdan işlevsel oyuncularolacak. Dün gece Holosko, Muhammed ve Pektemek’in yaptıkları gibi oyuna giren oyuncular kendilerini göstermek için değil takım için o andaki skora göre oynayacaklar.

HER HALÜKARDA STOPER ŞART!

İkincisi Beşiktaş mutlaka Sivok’un sakatlık dönemi ve sonrasında da oynatmak için bir stoper alacak. Ersan dilerim düzelir ama maalesef dün geceki performansına göre bu düzelme temennimin gerçekleşmesi çok da olası gözükmüyor. Dilerim yanılır ve bu satırların çıkışını alıp afiyetle yerim!

PEDRO GELİŞİR AMA SERDAR NE OLACAK?

PedroFranco ise en başta Ersan’a göre olmak üzere ligdeki ilk 90 dakikası için gayet iyiydi. Yanında Lescott ve benzer tecrübe, profilde usta bir stoperle oynarsa kendisini daha da geliştirebilecek bir kumaşa sahip. Bir de duran topları kafayla karşılama anlarındaki pozisyon hatalarını mutlaka düzeltmesi gerek. Dün geceki tek hatası Erciyes’in ilk golünden önceki kornerde yere doğru kafa vuruşu denemesiydi. Tabii son tahlilde Serdar’ın maçı 3-2’ye getiren golden önceki pozisyonda kendi kalesine çektiği anlamsız ötesi şutun yanında Franco’nun hatası kötünün iyisiydi.

JONES GELİNCE…

Franco’nun da tandeminde yer aldığı stoperlerin önüne JermaineJones gelince takım savunması kuvvetle muhtemel çok daha sağlam olacaktır. Sadece kaya gibi oyun tarzıyla değil, kendisinden tecrübesiz ya da daha az tecrübeli oyunculara yapacağı liderlikle de Jones bu takıma çok şey ekleyecek potansiyelde. En azından dün geceki gibi 3-0 öne geçip 26 şut attıktan sonra Valerenga kâbusunu hatırlatan anları tekrar yaşamamak için Jones önemli bir fark yaratabilir.

EN GÜZEL GOL SÜLEYMAN SEBA’DAN GELDİ!

Sahi, Beşiktaş’ın Altın Çağı’nda bile Süleyman Seba başkan strese dayanamayıp maçlar bittikten sonra TV’den özetleri izlerdi. Dün gecenin en güzel yanı saha içinde değil, saha dışında atılan bir goldü! Süleyman Seba başkanın ameliyatı çok iyi geçti ve bu satırları yazdığım an itibarıyla durumu iyi. Çok yaşasın Süleyman başkan, bu satırların yazarına dünyanın en güzel futbol çocukluğunu yaşattı! Ben dâhil herkes gitsin, Seba dursun!