Bu haberi yazdır
Bilic'e sert eleştiri!
Beşiktaş'ın Spor Toto Süper Lig'de bu hafta Medical Park Antalyaspor ile berabere kalmasının ardından Slaven Bilic'e sürpriz bir eleştiri geldi.  
Kaynak : Milliyet
Bilic'e sert eleştiri!

Beşiktaş'ın zirve yolunda Medical Park Antalyaspor'a takılması futbol kamuoyuna damga vurdu. Siyah-beyazlıların sürpriz berabrliğinin ardından spor yazarı Uğur Meleke, Hırvat teknik adam Slaven Bilic'e eleştirdi.

İşte Uğur Melek'nin o yazısı...

Fenerbahçe değil, Galatasaray değil, Trabzonspor değil, bence Antalyaspor maçı... Çünkü Beşiktaş temelde baskın hücum anlayışı benimsemiş, kazandığı toplarla 3-4 pasta kaleye inebilen, Gökhan-Olcay-Oğuzhan-Almeida gibi akıllı adamlarının telepatik uyumuyla ligin en çabuk gollerini atan takımı. Ama bu golleri atabilmek için genelde alana ihtiyacı var; ligde de bu alanları en az veren, hatta neredeyse hiç vermeyen takım Antalya... Üstelik ilk yarıdaki maçta da Beşiktaş’a hiç alan bırakmamışlar, uyutmuşlar, oyunu öldürmüşler ve iki Diarra yumruğuyla rakiplerini nakavt etmişlerdi. Eğer bir sezonda aynı takıma karşı aynı hataya iki kez düşüyorsan, birinci maçı okuyamıyor ve ders çıkaramıyorsan, artık ikinci müsabaka hata değildir bence. Başka birşeydir...

Tamam Gökhan Töre yoktu, tamam Fernandes yoktu. Ama yine de Antalya’yı, Aybaba’yı şaşırtmak için farklı bir şey yapmak zorundasın bu maçta. Beklenmedik bir şey. Maçı beraber izlediğimiz Tümer Metin, “Ömer Şişmanoğlu-Almedia çift santrfor başlatıp, şişirebilirlerdi” dedi mesela. Çift santrfor, kırk orta saha, yedi stoper her neyse... Uzaktan şutlar veya fantastik duran top organizasyonları belki... Ne olursa olsun, değişik olmalıydı. Farklı olmalıydı yaptığın. Aybaba’nın tam da istediği, tam da beklediği olmamalıydı.

Olmadı...

Jones kaç kilo?

Bizim bildiğimiz/tanıdığımız Jermaine Jones, yüksek efor sarf eden, sahanın her santimetrekaresini koşmaktan geri durmayan, yeteneği harika sayılmayacak bir mücadele adamı. Onun on numara pozisyonunda oynatılması zaten başlı başına bir acayiplik. Ama Fernandes-Oğuzhan’ın yokluğunda alternatif yok tabii. Zira yok yere Sezer-Toraman kavgasını büyütmüşsün, oyun kurucu pozisyonundaki tek alternatifini de kendi elinle yok etmişsin. Oysa ezeli rakibin göz morarması içeren Melo-Riera kavgasını çözüp, ikisinden de şampiyonluk yolunda faydalanmayı başarmış.

Yalnız Jones’la ilgili bir başkadetay da; Amerikalı oyuncunun hiç hazır gözükmemesi. İlk devrede Schalke’deki görüntüsüne göre sanki 3-4 kilo daha almış gibi durması. Zaten kariyerini eforu üzerine yapmış bir adamın, efor konusunda da eksik gözükmesi.

Dileriz problem geçicidir, yaşadığı sakatlıkla ilgilidir. Çünkü bu Jones’un, bu fizik kalitesiyle beklenen katkıyı yapması çok kolay değil gibi.

Aybaba’nın futbol anlayışını sevmiyorum!

Dünyada onlarca/yüzlerce kontratak takımı var, olmalı da. Herkes Barcelona gibi yüzlerce pas yapmak zorunda değil tabii ki. Kontra atak oyunu da saygı duyulacak bir futbol anlayışı...

Ancak Aybaba’nın mantalitesi başka bir şey. Kontra atak dışında hiçbir şey düşünmeyen, rakibi eksik yakaladığı anlar dışında hiçbir olumlu planı olmayan bir taktik. Bence bir tür anti-futbol... Üstelik sezon başında devraldığı takım,yıl boyunca Avrupa mücadelesi yapmış, sonunda da yedinci olmuştu. Şimdi küme düşmenin güçlü adaylarından... Ligin en az berabere kalan, en olumlu futbol oynayan takımlarından biriydi Özdilek’inki... İlk 11’den sadece Aissati-Ömer gitti; Insa-Vederson-Baros-Enoh-Giray-Semih-Köksal gibi bir sürü de transfer yapıldı. Ligin en az (34 haftada 5 kez) berabere kalan takımı, en fazla (23’te 10) berabere kalanı oldu. Üstelik tam 7 maçtır da iç sahada kazanamıyorlar.

Aybaba’ya saygı duyuyorum, ama birtürlü sevemiyorum bu anlayışı. Özdilek’in Antalyası çok daha sempatikti bence...

Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Bizi Takip Edin
Karakartal Twitter Karakartal Facebook Page Karakartal RSS Karakartal İphone Karakartal Mobil
En çok okunan haberler
AVRUPA'DAN FUTBOL