Bu haberi yazdır
"Futbol hiç aklımda yoktu"
 
Kaynak : Fanatik
Futbol hiç aklımda yoktu
Rizespor'dan geldiğinden bu yana gösterdiği performansı ile göz dolduran Koray, okul yıllarında mühendis olmak istediğini söyledi. Koray futbola nasıl başladığını işte bu sözlerle özetliyor: Kocaelispor alt yapısında başladım. Lisede oynarken beni izlemişler ve çağırmışlar. Çok geç başladığım için orada fazla kalmadım. Tesadüfen futbolcu oldum. Okulda çok başarılı bir öğrenciydim, mühendis olmak istiyordum. Futbol hiç aklımda yoktu. Eski futbolcu Esat dayımın teşviğiyle futbol bir anda hayatıma girince planlar değişti. Eğitimime devam ediyorum. Seneye Spor Akademisi’ni bitireceğim.

Ya sonra...

Türk Telekom’a gittim. Sonra Batman Petrol’e, oradan da Rize’ye... Rize’de 5.5 sene kaldım.

O zamanlar ne oynuyordun?

Hep orta sahadaydım.

İşini iyi yap eleştiri alma

Giunti’den sonra ara transferde gelip de başarılı olan tek isimsin. Beşiktaş ile kamp bile yapmadan bu çıkışını neye bağlıyorsun?

Bence kişilikle alakalı. Çoğu futbolcunun buradaki eleştirilerden, basından veya taraftardan etkilendiğini biliyorum. Benim yapım böyle değil. Öyle çok heyecanlı biri değilim. Saha içinde işler kötü giderken bile moralim bozulmuyor. Bu durum, benim için çok olumlu. Buraya gelirken yabancılar hariç takımın yüzde 90’ını tanıyordum. Bu yüzden yabancılık çekmedim. Bir de şu var; ben geldiğimde takım kaybedeceği her şeyi kaybetmişti zaten. Çıkış yakalandığında da bu durum benim için bir artı oldu. Bizim en büyük sorunumuz istikrar. Sezon sonunu konuşmak için henüz çok erken. Kanımca, ilk yarının sonunda zirveyi yakalarız.

Geldiğinde herkes, "Aaa Rizeli Koray mı?" diye burun kıvırmıştı. Bu ön yargı seni nasıl etkiledi?

Üzüldüm tabii ki. Ama şunu iyi biliyorum; işini iyi yaptığın an eleştirenler bile sahip çıkar. Önemli olan bunları söyleyenlerin değil, beni buraya getirenlerin verdiği görevleri yerine getirmek. Beşiktaş’ın büyük bir camia olduğunu herkes biliyor. Ben, bu seyirci önündeki ilk maçımda çok keyif almıştım. Bu keyiften uzaklaşmayı, bu fırsatı kaçırmayı hiç istemedim. İşime saygıyla yaklaşıyorum. Bu da beni iyi duruma getiriyor. Tüm gençlere önerim bu. Çünkü bir çok genç futbolcu, erken şöhret kazanmak adına fırsat tepiyor. Ben futbola geç başladığım için böyle değilim. Üstelik bir de kaza yaptım, çok kötü günler geçirdim. İşte bunlardan dolayı işime sahip çıkıyorum. Beşiktaş’ı seviyorum, buna göre davranıyorum.

Senin haricinde takımda genel bir istikrarsızlık söz konusu. Neden?

Sakatlıklar ve formsuzlar... Fenerbahçe başta olmak üzere çoğu takım bir kaç oyuncu değiştirerek yola devam ediyor. Bizde ise çok futbolcu değişiyor. Bu bizim için kötü. Kadroda istikrar başarıyı getirir. Ama biz bu konuda şanssızlıklar yaşadık. Tabii ki, futbolcuların günlük performansı da önemli. Bunun için yapılacak bir şey yok. Sadece antrenmanlarda iyi çalışmak gerekiyor.

Savunmada son adamsın ve her maç yanındaki isimler değişiyor. Bu handikap değil mi?

Her futbolcu aynı kişiyle devamlı oynamak ister. Ama Gökhan şansız bir sakatlık geçirdi, İbrahim, Mustafa sakatlandı. Terslikler oluyor işte. Fakat profesyoneller, yanına kim verilirse verilsin, oynamak zorunda. Beşiktaş’ta herkes üst düzey futbolcu.

Çıkışın milli takımda da sürmüştü. Son maçlara sakatlığın etkisiyle mi gidemedin?

Açıklanan kadroda yoktum. Benim için önemli olan, oradaki arkadaşlarımın başarısı. Şükürler olsun ki, başarılı oldular. Sonuçta oraya form düzeyi en üst seviyedeki oyuncular gidiyor. Demek ki, ben böyle değildim. Zaten çok da önemli değil bu saatten sonra.

"Anelka faul yaptı ama o kabul etmez"

Şu yan top krizi n’olacak?

Bu pozisyonlarda konsantrasyon sorunu yaşadığımız gerçek. Ancak problem, sadece savunmayla alakalı değil. Çünkü forvet de desteğe geliyor mesela. Bu konuda çok çalışmak şart. Yan toplardan gol yemek, tüm emeğinizin boşa gitmesi demek. Moral motivasyonunuz da sıfırlanıyor gol böyle geldiği zaman. Rıza hoca bütün hafta bu konuda çalıştırdı bizi.

Anelka’nın derbideki pozisyonu hala dillerde. Sana faul yaptı mı o pozisyonda?

Anelka’nın topa vurup koşacağını anlamıştım. Önüne geçecektim, ama ayağıyla çelme taktı. Herkes kolumdan çekti diyor, ama alakası yok. Çelme taktı, ben de düştüm. Yoksa ben de ondan önce davranıp, taktik faul yapabilirdim. Yüzde 100 faul yaptı. Fakat Anelka’ya sorarsanız ‘faul’ demez.

Anelka’nın bir de Konya sicili var! O golü de kabul etmedi.

Evet, her şey ortada işte.

Uzun yıllar sonra orta sahadan savunmaya geçtin. Kendini kapana kısılmış gibi hissediyor musun?
Şimdi orta sahaya geçsem üst düzey oynayamam. Çünkü uzun süredir o mevkide değilim. Hocam bana her türlü rahatlığı veriyor, kısıtlama getirmiyor. Ancak ‘son adam’ olduğum için belli sorumluluklarım da var elbette. Geçen sene bir hafta ön libero, bir hafta son adam oynadım. Sürekli değişiklik kötüydü.

Robert De Niro oynasın da...

Hala üç cephede birden zirve yarışının içinde olduğunuza inanıyor musun?
Ligde çok geride kaldığımıza inanmıyorum. Bu çıkışı sürdürmemiz ve bizim ne kadar az kayıp vereceğimiz önemli. Mesela kalan maçlarımızı kazanırsak, ilk yarıyı liderin arkasında veya 3. sırada bitiririz. UEFA’da zaten daha iyi oynuyoruz. Rakiplerimizin bizden iyi olduğuna inanmıyorum. Bizden tecrübeli olabilirler, ama futbol yürek işi. Bolton’u yenebilecek güçteyiz. Gruptan çıkacağız. Geniş bir kadroyuz ve Türkiye Kupası’na da önem vereceğiz. İddia ediyorum ki, ligin en kaliteli kadrosu biziz. Yoğun tempoda herkese şans verilecektir. Beşiktaş’ta kalıcı olmak isteyen, bir şeyler yapmak zorunda.

Futbol dışında ne yaparsın?

İdman biter, eve giderim. Yalnızsam, akşamları Okan ağabeyle vakit geçiririz. Çok geç saatlere kadar takılmayı sevmem. Evde film seyretmek ve internette sörf yapmak en büyük hobilerim.

Hangi aktörleri beğenirsin?

Robert De Niro, Denzel Washington, Antony Hopkins... Onlar varsa, filmin konusu bile önemsiz.

Büyük takımda oynayınca kamplar ve seyahatler çoğalıyor. Eşiniz bunu sorun yapıyor mu?

Eşimi özlüyorum. Elbette rahatsız oluyor, çünkü çok az görüşüyoruz. Zor ama katlanmak zorundayız. Henüz çocuğumuz yok, belki de bu bir teselli!

"Yenilgiler sonrası sokağa çıkamam"

Ne kadar oynayacaksın?

26 yaşındayım, 31-32’ye kadar oynamak isterim.

"Tayfur 55 yaşına geldi, hala oynuyor"

(Uzun bir kahkaha atıyor...)
Yok be ağabey. Uzatmaya gerek yok, zirvede bırakmak lazım.

Sevinç ve üzüntünü nasıl yaşarsın?

Yenildiğiniz zaman milyonlarca insanın sorumluğu altında eziliyorsunuz. Dışarı çıkmak bile istemiyorsunuz. İnanın bana, takım mağlup olduğunda bizden daha fazla kimse üzülmüyor. Keşke hep kazansak, hep neşeli olsak.

Çalımbay sana çok güveniyor. Öyle ki, İsveç’te, "Koray sakat, ama benim için onun ne diyeceği önemli. Oynarım derse oynatırım" dedi.

Bu karşılıklı güvenle alakalı bir şey. Sürekli dürüst davrandığınız bir kişi, bi süre süre sonra size sonsuz güven duyar. Mesela ben antrenmana çıkmak istemediğim zaman ‘sakatım’ demiyorum, gerçek ne ise onu söylüyorum. Hocam biliyor her zaman doğruyu söyleceğimi.

Kürşat ile birlikte daha başarılı olacağınızı düşünmüştüm. Ancak o, ayrılmayı tercih etti. Neden?

Kürşat çok önemli bir oyuncu. İlk maç oynadı, sonra 18 dışı kaldı. Hep böyle süreceğini düşündü ve gitmek istedi. Keşke gitmeseydi. Çünkü kalsaydı, Beşiktaş’ta uzun yıllar başarılı olurdu. Onu çok severim, umarım gittiği yerde de mutlu olur.

Senin yerinde olmak isteyen gençlere neler tavsiye edersin?

Gençlere ‘öyle yapın, böyle yapın’ diye ahkam kesemem. Ancak bir fırsat yakaladıklarında, çok iyi değerlendirmek zorundalar. Düzgün yaşarsan, işine saygı duyarsan, elbette başarılı olursun. Burada sevgi, ilgi hep üst düzeyde. Bunlar nasıl hoşunuza gidiyorsa, karşılığını vermek zorundasınız. Bir de şu var; İstanbul hayatına ayak uydurmak zor. Her şeyi seviyeli yapmak şart.

Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Bizi Takip Edin
Karakartal Twitter Karakartal Facebook Page Karakartal RSS Karakartal İphone Karakartal Mobil
En çok okunan haberler
AVRUPA'DAN FUTBOL
En çok yorumlanan haberler