Bu haberi yazdır
"Beşiktaş her şey oldu"
 
Beşiktaş her şey oldu
Zeki Demirkubuz, bu toprakların yetiştirdiği en değerli yönetmenlerden biri, kendini öyle nitelendirmese bile… C Blok'la başladığı serüvenini sırasıyla Masumiyet, Üçüncü Sayfa, İtiraf, Yazgı, Bekleme Odası ve Kader'le devam ettirdi. İnsanı, salt insan doğasını tüm veçheleriyle ortaya koymasıyla kendine ait bambaşka bir sinema dili oluşturdu. Bilenler, tanıyanlar için ise çok iyi bir Beşiktaş taraftarı. Beşiktaş'ın maçlarını kendine ait locasından değil kendini ait hissettiği Kapalı'dan seyrediyor. Beşiktaş'a, futbola ve sinemaya ait tüm merak ettiklerimize sineması gibi sahici bir dille cevap verirken ekliyor: "Bütün suçlarına, günahlarına, kabahatlerine rağmen bence futbol olgusundaki en masum kitle hâlâ taraftarlardır."

Son on senedir her yapacağı film merakla beklenen bir yönetmensiniz. Tanımayanlara kendinizi nasıl anlatırsınız?

Ona belli bir çevre tarafından tanınan diyelim. Yoksa öyle genel olarak umursanan ya da beklenen biri olduğumu düşünmüyorum. Ama o benim için çok değerli bir şey, zaten bütün amacım da oydu. Genel bir kabul, altı dolmamış genel bir onay değil de, bir duygu bağı, bir akıl bağı olan insanlar tarafından önemsenmekti, öyle bir şey oldu. Hikâyem kısaca şu; 1964'te Isparta'da doğdum, büyüdüm.

Aslında bütün hayat algılarım, çocukluğum orada geçti. Gönen diye bir kasabada köy enstitüsünden öğretmen okuluna dönüşmüş bir okulda okudum. Aslında hayatı bir sürü insani şeyle tanıdığım bir yer de orasıdır benim. O okula gitmeseydim bir şeyler daha değişik olabilirdi mesela. Ne bileyim başka bir kaderim olabilirdi, bundan eminim. O arada ailem İstanbul'a taşındı. O da bir dönüm noktasıdır, onların sayesinde ben de İstanbul'a geldim. O huzurlu ve küçük hayat burada başka bir şeyle yer değiştirdi. 1980 yılında birkaç yıllık bir tutuklanma dönemim oldu, o da benim için çok önemli bir dönemdir. İşte edebiyatla tanışmam, beni sinemaya getiren bir sürü küçük sebep de, bahane de oralarda oluştu. Onun arkasından sinemacı olmak üzere değil, ama bir takım tesadüflerle, bir takım insanlarla tanışmayla içimde varolan edebiyat tutkumu sinemaya aktarma olanağı buldum. 1994 yılına kadar

9-10 yıl asistanlık yaptım. 1994 yılında da ilk filmimi çektim. İşte o günden beri yedi tane film oldu. Kısaca böyle.

Futbolu ve Beşiktaş'ı ne kadar yakından takip ediyorsunuz?

Özellikle son beş yıldır, Beşiktaş hayatımdaki birçok şeyin önüne bile geçti diyebilirim. En az sinema kadar. Aslında sinema üzerine çok fazla düşünen biri de değilim. Sosyal bir sinemacı olmadığım için, sadece hikâyelerimi, ne anlatmak istediğimi düşlüyorum. Hayatı anlamaya çalışırken orada anladıklarım orada süzdüklerim bende sinema yapma, bir film çekme duygusu yaratıyor. Sinemayla ilişkim neredeyse bununla sınırlı kaldı. Ama Beşiktaş bir insanın hayatında derdini, çocuklarını, sevdiklerini, ülkesini düşünmesi gibi bir boyuta geldi.

Bu aslında iyi Beşiktaşlıların ya da Beşiktaş'a önyargısız bakabilen "Bu Beşiktaşlılar nasıl insanlar?" ya da "Bu Beşiktaş nasıl bir kulüp?" diye biraz merak eden insanların da hissedebileceği bir şeydir. Çünkü ben Beşiktaş'ı bizim ülkemize benzetiyorum. Bir sürü şeyiyle, karakteriyle, ruhuyla, akıldışı yanlarıyla, kaderiyle filan böyle bir bağ var. Yalnız kötü ve şikâyet edilebilir bir şey değil bu. Bu hayatın diğer alanlarında memnun olmadığım, kendimi oraya ait hissetmediğim, hatta değersiz olduğunu düşündüğüm bir sürü şeyden kurtulmamı sağlıyor.

Beş yıl önce, insani olarak böyle bir eşikteydim, hayat beni bir yere getirip bırakmıştı. O sırada kardeşim, şunlar bunlar, Lucescu'nun kişiliğinde bazı şeylerle yeniden ilgilenmeye, yıllar sonra maça gitmeye başladım. O beni yeniden hayata döndürdü. Hayatla yeniden başka türlü, daha hayat dolu bağlar kurmamı sağladı. O yüzden Beşiktaş'la ilgili günümüz futbolunda insanların beklentileri üzerinden bir ilişkim yok. Beşiktaş ikinci lige düşse, ben bundan herhangi bir şey kaybetmem. Zaten skorları yenmesi, yenilmesi, benim için neredeyse aynı değerde. Hatta yenilgileri ve sorunları bütün bu süreçte onunla daha büyük bağlar kurmama sebep oldu.

Röportajın devamını okumak için tıklayın


KAYNAK: TFF

Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Bizi Takip Edin
Karakartal Twitter Karakartal Facebook Page Karakartal RSS Karakartal İphone Karakartal Mobil
En çok okunan haberler
AVRUPA'DAN FUTBOL
En çok yorumlanan haberler