İstifanızla ortalık toz duman oldu. Şu an niye
İstanbul’da değil de, Londra’dasınız?
- Beşiktaş’ı karıştırmak, toz duman etmek gibi bir düşüncem yok. En son istediğim şey Beşiktaş’a zarar
vermektir. Beşiktaş’a hayatımın en verimli 13 yılını verdim. Evliliklerim bile bu kadar uzun süreli değildi. Londra’ya geldim, çünkü sakinleşmek
istedim. Burda kimse beni tanımıyor, sokaklarda rahat geziyorum.
Türkiye’de en fazla VIP ve locaya sahip kulübüz diye gururlanıyordunuz.
Ama oralardan gelen küfürler yüzünden istifa ettiniz. Küfürler VIP değil de, açık tribünün gençlerinden gelseydi yine de istifa edecek
miydiniz?
- Küfür sonradan loca haline getirdiğimiz yerlerden değil, zaten eskiden beri loca olan yerlerden geldi. Gençlerden de daha önce
tepkiler almıştım ama kızıma, ölmüş anneme küfür etmemişlerdi. Bu kadar organize değillerdi. Yönetim her zaman protesto edilir ama protestonun da bir
ahlakı vardır. Bu kesinlikle organize bir protestoydu. Ama benim için en acı olan, küfür edilirken stadın diğer kısmının sessiz kalmasıydı. Benim bu
kararı vermemde en büyük sebep sessiz kalanlardır.
Kimlere kırgınsınız? Bütün bunları hakettiğinizi düşünüyor musunuz?
-
Tribündekilere kırgınım. Bir maç kaybettik diye haysiyetimle böyle oynatmamaları gerekirdi. Toplum psikolojisi diye bir şey var, orada beni savunmak
isteyen Beşiktaşlıların da olduğuna inanıyorum, ama şoktan ne yapacaklarını bilememişlerdir.
Mesele bu kadar basit mi? Bir maç kaybettiniz
diye mi bütün bunlar oldu?
- Kesinlikle bu kadar basit değil. Ocak ayındaki seçimlerde kaybedeceklerini bildikleri için benim karşıma kimse
rakip olarak çıkmadı. Fakat o günden beri ayağımı kaydırmak için uğraştılar. Camiada bir bölünme oldu. Koltuk sevdalıları aleyhime çalışmaya başladı.
Beşiktaş’ın ciğerini bilen birisiniz. Nasıl oldu da bütün bunlardan haberdar olmayıp, tedbirinizi almadınız?
- O maçta tribünlere
100-150 adamımı koymayı ben de bilirdim. Bu maçta bu kadar olmasa da bir protesto bekliyordum. Ben bunun daha evvelden tedbirini alacak kadar bu
kulübü tanıyorum. Ama bunu yapmayı doğru bulmadım.
İstifa kararınızı soğukkanlılıkla mı, öfkeyle mi aldınız?
- İstifa etmedim,
Beşiktaş’ı yeniden seçime götürmek için adım attım, yeniden aday olmadığımı açıkladım. Son güne kadar da görevdeyim. Normalde 3 yıl sonra görevim
bitiyordu. Ben bir ay sonra bitiriyorum.
Kararı aldığınız gece ne yaptınız? Ağladınız mı? Uyuyabildiniz mi?
- O gece uyuyamadım,
benim için çok acıydı. Beşiktaş’a aşkım Ferhat’ın Şirin’e olan aşkı gibiydi. Sevgiden gözünüzün döndüğü, onun için ölüme hazır olduğunuz sevgilinizin
sizi aldattığını görüyorsunuz ve onu başka biriyle yakalıyorsunuz. O size ihanet ettiği için artık onu içinizde hazmetmeniz mümkün değil. İçimdeki acı
işte öyle bir acı. Ben hayatımda böyle bir aşk yarası, acısı yaşamadım, beni kimse böyle aldatmadı.
Üç metre öteden küfürler yağdırılırken
medeni kalmayı nasıl başardınız. Hiç mi içinizden dönüp küfretmek gelmedi?
- Fenerbahçe başkanına da küfredildi, o ayağa kalkıp tepkisini aynı
şekilde gösterdi. Ben o tarz biri değilim. Oturdum, hepsini yuttum. O anda çektiğim acıyı kelimelere koyup anlatmam mümkün değil. Ben Beşiktaş
Başkanıyım. Beşiktaş Başkanlığı çok özel bir statüdür. Sokakta birileri bana bu küfürleri etse belki tabancayla çeker vururdum. Ama Beşiktaş
Başkanlığı görevimi yaparken ben bunu yapamam. Ama taraftarların da Beşiktaş’a yakışır şekilde davranmaları gerekirdi, davranmadılar.
Kulüp
kötüye gittiği için durumdan vazife çıkarttığınız, küfürleri bahane ettiğiniz iddia ediliyor. İstifada samimi miydiniz?
- Bu da beni çok
üzüyor. Hayatımda hiçbir şeyden kaçmadım. Kulübün 2001 yılında 60 milyon dolar borcu varken, her şey kötüye giderken, en sıkıntılı döneminde dimdik
ayakta durup, yola devam ettim. ‘Kulüp kötüye gidiyordu, bundan istifade ediyor’ diyenleri nefretle kınıyorum. Kolay olan orada kalmak, zor olan
gitmekti.
İstifa kararını alırken hangi tarafınız ağır bastı? Başkan Serdar Bilgili mi, baba Serdar Bilgili mi?
- İkiside var.
Kızım için hayatımı, her şeyimi vermeyi bir saniye bile düşünmem. Onun haysiyeti benim için her şeyden değerli. Ona o lafları kimseye ettirtmem. Bana
hakaret etmek için benim küçücük kızıma böyle laflar etmek, ne kadar haince bir şey. Nasıl bir caniliktir, nasıl bir kindir?
O bütün bu
olayların ne kadar farkında? İstifa ettiğinizi biliyor mu? İstifa sebebinizi açıklayabildiniz mi?
- Londra’ya gelmeden once onu okula
götürürken, bana ‘Babacığım sen artık başkan değil misin?’ dedi. Hayır kızım dedim. Niçin dedi. ‘Taraftarlar bana küfür ettiler’ dedim. Küfür ne demek
dedi. Kötü sözler söylediler dedim. Durdu, sonra bana dönüp, ‘Yani yalnızca benim babam mısın artık?’ dedi. ‘Evet, yalnızca senin babanım’ dedim, çok
mutlu oldu.
Egosu şişkin birisiniz. Küfürlerden sonra egonuz zarar gördü mü?
- Egosu olmayan bu işi yapmaz. İşinizi gücünüzü her
şeyinizi bırakıp, böyle bir liderliğe soyunmak normal egolu birinin yapacağı işler değil. İlkelerim yüzünden egomu da her şeyimi de sildim.
İlkeleriyle hareket etmek de bir insanın en önemli egosudur.
Beşiktaş taraftarları başından beri sizi sevdiler mi yoksa antipatik, yuppi
mi buldular?
- Beşiktaş muhafazakar, Galatasaray aristokrat bir kulüp. Fenerbahçe’nin tarzı daha bir farklı. Bizim başkanlarımız hep daha
yaşlı, daha mütevazıydı. Ben 36 yaşımda başkan oldum. Giyim tarzımdan, yaşam tarzıma her şeyim değişikti. Bekardım. Ne yazık ki hazmedemeyenler yine
kendi yaşıtlarımdı. Kalbim çok buruk. Hatalar yapmış olabilirim ama buna rağmen bu şekilde görevi bırakmama kimsenin müsaade etmemesi gerekirdi. Bu
şekilde bırakmak, ne bana ne Beşiktaş’a yakıştı.
Günahınızla sevabınızla söyleyin. Siz hatasız bir başkan mıydınız?
- Kesinlikle
değildim. Ben çok hata yaptım ama hepsinden derslerimi aldım. İlk geldiğim dönemde bir sürü transferler yaptık, yüzde yetmişi hatalıydı. Çok paralar
harcadık, ama sonra sıkı tedbirlerle o paraları tekrar kazandık. Hem locanın, hem VIP’in Beşiktaş Başkanı koltuğuna hakaret etmesinin doğal olacağını
düşünmüyorum. Bu kesinlikle organize edilmiş bir şey. Brutus’lar var ama isim vermem. Ama ben bunların hepsini tespit ettiriyorum. Beşiktaş’ı bu tarz
insanlardan muhakkak temizlememiz lazım.
Kararımdan dönmem söz konusu değil. Çarşı grubu, Asya Kartalları, beni seven arkadaşlarım evime kadar geldiler, yürüyüşler yaptılar. Hepsine gönülden teşekkür ediyorum. Bu güne kadar onlar için yaptığım bütün hizmetler helal olsun. Ama küfreden grubu da biliyorum, onlara hakkımı helal etmeyeceğim.
Sizin yürüyüşünüz pek bir afra tafralı. Baş arkaya, omuzlar dik duruşunuz hep var mıydı,
başkanlıkla birlikte daha mı bir tarzınız haline geldi?
- Yürüyüşümle ilgili herkes dalga geçer benimle. O benim fiziksel bozukluğum.
Çocukluğumdan beri öyle yürüyorum. Televizyonda yürüyüşümü görünce benim de hoşuma gitmiyor ama bu yaştan sonra yürüyüş dersleri alacak değilim.
Beşiktaş başkanlığına kimi yakıştırıyorsunuz?
- Benim böyle bir yetkim yok. Buna genel kurul karar verir. Beşiktaş başkanlığına
yakışacak bir çok arkadaşımız var.
Bu röportajdaki en politik cevabınız buydu. Tamam bu konuyu sevmediniz, mecra değiştiriyorum. Bekar,
yakışıklı bir adamsınız. Eh, pek uslu olduğunuz da söylenmiyor. Çapkın biri misiniz?
- Hiç çapkın değilim. Karakter olarak o kadar rahat bir
insan değilim aslında. Ben bekar bir insanım ve elbette hayatımın dönemlerini paylaştığım kadınlar olacak. Bundan daha doğal ne var? Ne tavlayan, ne
tavlanan, maalesef basın tarafından hep avlanan oluyorum. Bir kız arkadaşımla yemeğe çıkıyorum, sevgilim diyorlar. Evet sevgilim olanlar vardı ama
yarısı da kız arkadaşlarımdı.
Size Laila'cı başkan diyorlar?
- Laila’ya hayatımda 3-4 kez gittim. Benim tek gittiğim gece kulübü
Şamdan’dır. Ona da zaten yıllardır giderim.
Gözaltı torbalarınızı aldırıp saç ektirdiğiniz doğru mu?
- Gözaltı torbalarımı
aldırdım ama saç ektirmedim. Karaciğerimde bozukluk vardı ve yorgunluktan dolayı, bütün fotoğraflarda akşamdan kalma gibi duruyordum.
Siz
aynı zamanda bir işadamısınız. Tekstil, inşaat, turizmle uğraşıyorsunuz. Başkanlık sırasında kendi işinizle ne kadar ilgilenebildiniz? Yani şunu
soruyorum aslında; cebiniz zarar gördü mü?
- Çok büyük zarar gördü. Bütün gücümü Beşiktaş yerine kendi şirketime versem, herhalde Türkiye’de
ilk yirmiye girerdi.
Bundan sonraki hayatınızı nasıl düzenleyeceksiniz?
- Dinlenmek, uzaklaşmak istiyorum. Kendi şirketlerimde 2
bin 500 kişi çalışıyor, ondan sonra kendi işlerime döneceğim. Fotoğrafçılığa önem vereceğim, dergiler için fotoğraflar çekeceğim. Kızımdan ayrı
kaldığım zamanın acısını çıkaracağım.
Kaynak: Hürriyet
Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Fiorentina'nın büyük hasreti sona erdi!

Bayern Münih, 3 puanı 4 golle aldı!

Barcelona'nın serisi 8 maça yükseldi!

Nico Paz'dan Real Madrid yanıtı!

Simeone: "Sörloth, farklı işler yapıyor"

Feyenoord sahasında takıldı!

Atletico Madrid, deplasmanda rahat galip!

Semih Kılıçsoy İtalya'da siftah yaptı!

Newcastle'dan yakın takip: Boey!

50 milyon euroluk iddia! Bayern Münih, Bruno Fernandes'in peşinde



















