"İstanbulspor maçında oyuna girdikten sonra, adını sonradan öğrendiğim Selçuk ve Niyazi bana sürekli Türkçe birşeyler söylediler. Ne olduğunu anlamadım. Ben Tümer'e doğru koşarken Selçuk konuşmaya devam etti. Ben de döndüm ve ona "susmasını" söyledim. Elimle de "sus" işareti yaptım. Bunun dışında hiçbir kelime söylemedim ve hiçbir hareket yapmadım. Ama kırmızı kart gördüm. Bana her maç atılan tekmelerin, edilen küfürlerin haddi hesabı yok. Ama kimseye kızmıyorum. Kısıtlı ve art niyetli olmadıkça da sesimi çıkarmam.

Sahada kadın kadına mücadele etmiyoruz. Erkek gibi oynuyoruz. Tabii sertlik olacak. Ben de agresif oynuyorum. Ama bunun neresi yanlış. Bunun tersi bence yanlış. Ali Aydın hata yapmış olabilir. İlk hareketim tamamen topaydı. Ama rakip benden önce davrandı ve kötü bir faul oldu. İkinci sarı kartı hak etmediğimi hakem de biliyor artık... Maçtan sonra bana zenci demesine de alınmadım. Çocuk muyum böyle şeyleri kafama takayım. Siyah olan derimi beyaza çevirecek değilim. Ayrıca özür dilemesi güzel...

Beşiktaş iki yıl önce yüzde 50 iyi, yüzde 50 kötü oyunculardan kurulu bir takımdı. O yüzden şampiyon olamadı. Bu yıl çok iyi bir kadroya sahibiz. Şampiyonluğun en büyük adayı biziz. Kimin ilk onbir oynadığı umrumda değil. Önemli olan kazanmamız. İkincilik için F.Bahçe, üçüncülük için G.Birliği şanslı. Gaziantep dördüncü olur, G.Saray ise ancak beşinci. Terim çok iyi antrenör ama G.Saray'ın beşinci olacağına inanıyorum. En azından ben öyle istiyorum.

Kimse sahaya kaybetmek için çıkmaz. Ben bir "Winner"ım... Kaybetmek benim doğamda yok. Bu sezon 5 kaliteli forvet oyuncumuz olması da normal. Çünkü büyük takımların kadrosunda oyuncuların sayısı çok olur. Rekabet ortamı da en iyinin sahada olmasını sağlar. Kimse "yerim garanti" diye düşünmez. Evet, kafamdan ameliyat oldum ama atlattım artık. Sahaya çıktım ve futbola döndüm. Görüyorsunuz sapasağlam ayaktayım. Kanser falan da değilim."