Gol Diye Bir Şey Var

Özgün Başpınar: "Ölümüne mücadele etsen de, yardımlaşman, dayanışman mükemmel olsa da gol atmadan üç puan alamazsın."

Evet, futbolun temel kavramı bu: Gol. Futbol, bu prensibin üzerine inşa edilmiş bir oyun. Amaç, gol atmak!

Doksan dakika durmadan koşsan da, ölümüne mücadele etsen de, yardımlaşman, dayanışman mükemmel olsa da gol atmadan üç puan alamazsın. Bunlar başka sporlar da madalya getirir, derece getirir, kupa getirir ama futbolda sonuç getirmez. Çaren yok, gol atacaksın.

Genç takımımız tüm bu saydıklarımı mükemmel yapıyor. Tekmeye kafa uzatıyor, her futbolcumuz formasını sırılsıklam yapıyor, cansiperane mücadele ediyor. Fakat hep aynı sorunu yaşıyor. Dört derbi maçında da hep aynı şey oldu. Koştuk, bastık, coştuk, ama özellikle Almeida'yla girdiğimiz pozisyonları bol keseden harcadıkça dört maçta on puan kaybettik. Fenerbahçe ve Galatasaray girdikleri kısıtlı pozisyonları gole çevirdiler ve derbi karnemizi zayıfa düşürdüler.

İlk yarıda oyunu domine edemediğimiz halde, Almeida müthiş deparıyla götürdüğü topu ağlara yollayabilse oyun çok farklı şekillenecekti.

Aynı şekilde ikinci yarıda da Olcay, yarı sahadan topu cezaalanına taşıdı. Ama Olcay'ın sanki sol ayağı hücum oynuyor, sağ ayağı defans yapıyordu. Sol ayağıyla vuracağı topu sağ ayağıyla auta bıraktı ve Fenerbahçe'yi sakinleştirdi.

Pektemek de oyuna girdikten kısa süre sonra Volkan'la karşı karşıya kaldı. Topun azıcık dibine girse sezonun en flaş golünü atacaktı ama çok kötü bir vuruşla Volkan'a nişanladı.

Biz bütün bu pozisyon katliamlarını yaparken Jones'un saçmasapan şekilde topu kaptırdığı pozisyonda Sow golün değerini bildiğini gösterdi ve çok net bir vuruşla ortada fol yumurta yokken golü buldu.

Maçın özellikle ilk yarısında çok pasif kaldık. Bunda Jones'un berbat oyunu etkiliydi. Sanki Bundesliga'da ikiyüzden fazla maç yapmış bir usta değil de, altyapıdan ilk kez A Takım'a çıkmış genç yetenek gibiydi. Kötü oyununun yanında iki kere intihar girişiminde bulundu. Sarı kartı gördükten sonra Emre'ye çift dalması da, Mehmet Topal'ı arkadan çekmesi de oyundan atılması için yeterliydi neyse ki Halis Özkahya'da berbat bir performans gösteriyordu ve bu hareketleri ya görmedi ya da es geçti. Böylece daha 20. dakikada 10 kişi kalmaktan kurtulduk.

Bu pozisyondan iki dakika sonra Alves'in cezalanı içinde Almeida'yı omzundan çekerek düşürmesi de hem penaltıydı hem de kırmızı kart! Halis Özkahya klasik göz bozukluğunu burada da gösterdi ve yine hiçbir şey görmedi. Maçın ilerleyen dakikalarında da defalarca kez ağaca çıkar gibi futbolcularımızın omzuna, sırtına çıkan Alves bir sarı kart bile görmeden maçı tamamladı!

Bu pozisyonun hemen arkasından Jones kötü oyununu büyük bir hatayla süsledi. Hiçbir baskı yokken ayağındaki topu Kuyt'a attı. Kuyt'ın ara pasıyla hareketlenen Sow da topu ağlarımıza bıraktı.

Golün arkasından iyi bir baskı kurduk. Dakikalarca ısrarla Fenerbahçe kalesine saldırdık. Son olarak Veli'nin direkten dönen nefis şutunu Motta'nın sert ve net bir vuruşla tamamlamasıyla beraberliği yakaladık.

Biraz sonra Emre, Atiba'ya çift daldığında oyundan atılmayı hak etmişti. Ama tabii ki Halis Özkahya yine farketmemişti!

İkinci yarı maç dengede giderken Motta maçın kahramanı olma şansını amatörce bir hatayla çöpe attı. Taa Mardin'deki bir pozisyonda Emenike'yi arkadan çekerek 'Gel beni at' dedi. O kadar açık yaptı ki, Halis bile gördü! Hiç gereği yokken 35 dakika 10 kişi oynamak zorunda kaldık.

10 kişi kalmamıza rağmen çok iyi mücadele ettik. Fenerbahçe'yle dengeli bir oyun oynadık. Net bir gol fırsatı vermediğimiz gibi zaman zaman rakip kalede tehlike de yarattık. 

Motta'nın boşalttığı sol bek mevkini doldurmak için oyuna giren İsmail'in, rekabetçi yapısını göstererek hiç alakası olmayan bir anda kendini attırmayı başarmasıyla 9 kişi kaldık. İsmail, böylece 25 dakikada kendini attırarak ilk maçta Necip'in kırdığı rekoru egale etti. Tam emin değilim ama muhtemelen tek maçta iki solbekin ardarda atıldığı ilk takım olma rekorunu da kırdık.

Maçın en iyi adamı sürpriz şekilde Dany'ydi. Maçtan önce en çok korktuğum, saatli bomba olarak baktığım Dany nefis oynadı. Fenerbahçe'nin en önemli hücum silahı Emenike'yi her pozisyonda etkisiz hale getirdi. Hep ilk toplara basarak neredeyse hiç döndürmedi ve Fenerbahçe'nin kolay hücuma çıkmasını engelledi.

Maçın en önemli pozisyonlarını göremeyen Halis Özkahya'nın hakem atışının arkasından Dany'nin topu Tolga'ya kafayla bırakmasına antilop gibi atlaması da ilginçti. Fenerbahçeli futbolcuların bu saçma frikik atışını kullanmayıp auta bırakmaları da takdire şayan bir fair play hareketiydi. Bravo demek gerek!

10 kişi direnen takımımızı kutlamak da gerek. Galip gelemedik ama en azından ikincilik için çok önemli bir puan aldık.

ozgunreal@gmail.com











Karakartal'a devam... Karakartal Mobil Uygulamaları

Şu an okunanlar