SON VİRAJA GİRERKEN BEŞİKTAŞ

Galatasaray’ın zirveden uzaklaşmasıyla, şampiyonlar ligi vizesi için rahatlayan Beşiktaş, maçın başlamasından hemen önce gelen Fenerbahçe’nin puan kaybı haberi ile gözünü iyice zirveye çevirmişti. Rakip her ne kadar küme düşme mücadelesi veren bir Çaykur Rize olsa da, maçı kendi sahasında mutlaka kazanmalıydı Beşiktaş’lı oyuncular. Sahaya bu bilinçle çıktılar ve almaları gereken bu üç puanı bir şekilde kazandılar.

Beşiktaş erken bulduğu gol ile iyice rahatladı ve canını dişine takmış olan rakibi karşısında da çok zor anlar yaşadı. Seyir zevki açısından, Beşiktaş tarafından bakılınca oldukça kalitesiz bir maç olsa da maç sonunda alınan puanların etkisi ile tribünlerin keyfi yerinde idi.

Bu maç ve Beşiktaş’ın diğer önemli gündem maddelerini söyle özetleyebiliriz.

Stres bahanesi

Maç öncesinde Fenerbahçe’nin Kayseri’de bıraktığı puanların haberi Beşiktaş’lı oyuncuların üzerinde bir baskı oluşturmuş ve bu baskı bahsettiğimiz kalitesiz oyunu getirmiş. Bu bahaneyi maç biter bitmez, Beşiktaş’lı yöneticiler ve futbolculardan duyacağıma emindim ve gerçektende tahmin ettiğim gibi herkes stresden yakındı. Benim anlayamadığım nokta şu, rakip küme düşme mücadelesi veren bir Rize, ve Rize’nin mücadele verdiği bir Erciyes hesaplarda olmayan Galatasaray deplasmanından üç puanla dönmüş, yani aslında daha stresli olması gereken oyuncular Rize’li oyuncular ama hiçbirinde bu stresden dolayı bir tutukluk göremedik, tam aksine gayet güzel bir oyun sergilediler Beşiktaş karşısında. Beşiktaş’lı oyunuclar bu tip mazeretlerin arkasına sürekli saklanıyor, geçen sezonda bir seyirci stresi yalanı uydurulmuş, İstanbul’da kaybedilen tüm puanların sorumlulukları üzerlerinden atmışlardı. Bu tip basit numaralar Beşiktaş’lı oyunculara yakışmıyor, tabi bu tip bahanelere yöneticilerinde destek vermesi işin komik olan diğer bir yönü.

Burak Yılmaz

Sezona fırtına gibi giren Burak, haftalarda geçtikçe yavaş yavaş eriyor. Bir genç oyuncudan sürekli yüksek bir form beklemek çok gerçekçi değil biliyorum ama benim ondan beklediğim, kendini oyuna biraz daha vermesi. Yoksa topa kötü vurmuş, boş kaleye gol atamamış değil benim derdim, herhangi bir oyuncuyu değerlendirirken onun sahadaki duruşuna, arkadaşlarına verdiği güvene bakarım. Kimi oyuncular vardır ki, maçın içinde defalarca top kaybetse de, arkadaşlarına güven vermeye devam ederler, ne kadar kötü oynarsa oynasınlar, yine de takıma verdiği zarar minimum olur. Burak kardeşimizde durum farklı, maalesef ne takım arkadaşların, ne seyircinin, ne de Burak’ın kendine güveni kalmamış, sahada sadece fiziksel olarak duruyor. Beşiktaş seyircisi ona destek vermek istiyor ama Burak onları umutlandıracak en ufak bir şey yapmıyor. Seyircinin ne istediğini anlamak için Baki Mercimek vakasını incelemek yeterli, Beşiktaş’ın oyuncusu olmadığını defalarca söylediğim Baki, sürekli seyirciden destek alıyor, bunun tek sebebi ise Baki’nin elinde neyi var neyi yok sahaya yansıtıyor olması, iyi ya da kötü oynaması, işler bir de bugünkü gibi yolunda giderse, seyirciyi pek ilgilendirmiyor. Eğer Burak işe buradan başlarsa işi çok daha kolay olur, yani kimse ondan maça çıkıp, muhteşem oynayıp, golleri sıralaması beklemiyor, camianın tek isteği, sırtındaki formanın ağırlığının farkında olması.

Runjeeee, Runjeee…

Maçtan önce defalarca tribüne davet edilen Runje, ısrarla seyircinin bu isteğini geri çevirdi. Çok net hatırlıyorum, Sergen ilk Beşiktaş döneminde,yani yeni yeni Sergen Yalçın olmaya başladığı dönemlerde, tribüne çağırıldığı zaman biraz gecikmeli bile tribünleri selamlamaya gelse, hemen tepki toplardı. Runje olayında, Beşiktaş seyircisi kendi futbolcunu rakiplerinin diline dolandırdığı için çok pişman ve bunun vicdan azabını çekiyor, Runje ise Beşiktaş seyircisinin sabrını zorlamaya devam ediyor. Beni Runje olayında olayın bu kısmı pek ilgilendirmiyor, son günlerde gazetelerde çıkan, panter Runje haberlerine rağmen, ben hala ve inatla Runje’nin bu takımda yeri olmadığını düşünüyorum. Düşünüyorum çünkü; Beşiktaş’ın kalecisi kendi sahasında 10. dakikadan itibaren 1-0 önde olduğu, küme düşmemek için mücadele veren rakibi karşısında zaman ge – çi – re –mez ve bundan dolayı sarı kart gö –re – mez . Beşiktaş’ın kalesine atılan her korneri izlemekle yetinemez, çıkar gelen ortayı alır ve takımını atağa kaldırır.

Kornerler

Tigana’nın ısrar ile uygulama çalıştığı kornerde alan savunması taktiğinin üzerine , bir de Runje’nin yan toplardaki kaleye yapışması olayı eklenince, bu toplar Beşiktaş için tehlike oluşturmaya devam ediyor. Rize maçında belki gol yenmedi ama her kornerde rakip takım oyuncuları topla buluştu ve başarısız vuruşlar yapıp, topu dışarı gönderdiler. Korner ve yan uzmanı bir Alex ve Fenerbahçe karşınsında, kritik dönemece girilirken, Beşiktaş’ın en zayıf bölgesi burası, aman dikkat… Tigana’nın mutlaka ama mutlaka bu konuya acil bir çözüm alması gerekiyor. Bir de benim anlayamadığım, kornelerde Beşiktaş tüm takım olarak geri çekiliyor, rakip alanda bırakabilecek 1 kişi bile, rakip takımın en az 3 oyuncunun Beşiktaş’ın ceza sahasına girmesini engeller ama bu basit taktik hatayı bile göremeyen Tigana, kornerler nasıl bir önlem alır bilinmez.

Seyirci

Her zamanki gibi takımlarına çok güzel destek verdiler ama Fenerbahçe maçı öncesi, Tümer konusunda dolayı, tribün liderlerinin çok iyi organize olup, bu maçları kazasız atlatılması gerekiyor. Beşiktaş seyircinin Ayhan Akman’dan çok daha taze olan bu yarası karşısında vereceği herhangi bir sert tepki, son viraja girilirken takımlarına çok ciddi zararlar verebilir. Başta Alen olmak üzere herkesin bu maçlardaki görevi ve sorumluluğu çok büyük. Beşiktaş seyircisi Tümer’i bir şekilde protesto edecekse, küfür ve fiziksel bir saldırı yapmadan, kıvrak zekasını kullanarak hem Tümer’e istediği tepkiyi gösterir, hem de takımına zarar vermemiş olur.

Yönetim

Beşiktaş yönetimi ne kadar söylememesi gereken cümle varken, ne kadar yapmaması gereken icraat varsa yapıyor. Bir süredir devam eden ve 6 puan geride(son 7 hafta) olunmasına rağmen kesin şampiyon olacağız demeçleri, rakip yöneticilerin ekmeğine yağ sürüyor. Hâlbuki aynı yönetim 8 puan geriden(son 17 hafta) gelen Fenerbahçe için, şampiyonluğu temiz değil, bu konunun araştırılması için komisyon kurduk diyen yönetim. Bu tip söylemleri kahve köşelerinde birbirini kızdırmak isteyen seyirciler yapabilir ama bu bir camianın en üst kademesi yaparsa, en ufak hakem hatasında, camianın tırnakları ile kazıya kazıya geldikleri bu noktaya gereksiz şaibeler bulaştırılmış olur.

Sonuç

Evet çok uzun bir analiz oldu ama hem Rize maçı, hem Beşiktaş’ın önündeki yeni maçları, hem de son günlerin genel bir yorumunu yaptık. Akıllara takılan bazı soruların cevabını vermeye çalıştık, köşede kenarda kalmış konuları gün ışığına çıkardık. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz, haftalar öncesinde Beşiktaş’ın birincil hedefi dediğim şampiyonlar ligi vizesi geldi gibi, artık tüm camia gözlerini şampiyonluğa çevirebilir, ama bir de Fenerbahçe’nin 90+3 de attığı gol ile aldığı o bir altından da değerli puan olmasaydı…

Karakartal'a devam... Karakartal Mobil Uygulamaları

Şu an okunanlar