İbrahim kalmadı!

2007-2008 sezonunun başında Beşiktaş’ın 26 kişilik kadrosu açıklanmıştı. Bu kadronun diğer takım kadrolarından tabi ki bir çok farklı özelliği vardı. Ama en dikkat çeken ve Siyah Beyazlı takıma has bir özellik hemen göze çarpıyordu. Bu da aynı takımda dört tane aynı ismi taşıyan oyuncunun bulunmasıydı. Emektar kaptan İbrahim Üzülmez, hırçın ve her topa kayarak müdahale etmek için fırsat kollayan İbrahim Toraman, Türk futbolunun yıldız adaylarından olan, taraftarın hep desteklediği ancak futbollu çok sevmeyen daha çok at yarışlarında heyecan arayan İbrahim Akın ve altyapıdan gelen hızlı ama tecrübesiz İbrahim Kaş. Bu dört oyuncu isim benzerlikleri ve Beşiktaş forması dışında tamamen farklı özellikleri bünyelerinde barından isimlerdi.

Sezonun ilk yarısı sona erdiğinde ilk fire Akın olandan geldi. Genç yetenek üç buçuk yıl formasını giydiği takıma veda etmişti. Beşiktaş’ta forma giydiği sürece hep umutla bakılan İbrahim Akın, İstanbul Büyük Şehir Belediyespor’un yolunu tutuyordu. İnönü Stadı’nda oynarken “Bu taraftar senden çok şey bekliyor” tezahüratları ile tribünlere çağırılın İbrahimler’den Akın olanı Siyah Beyazlı ekibe bir miktarda para kazandırmıştı. Hatta bu para İbrahim Akın’ın Beşiktaş’a yaptığı tek olumlu hizmet oluyordu. Sezonun ikinci yarısından itibarin Belediye için oynamaya başlayan Akın’ın sürprizleri bitmemişti. Üç buçuk yılda Beşiktaş adına bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar katkı sağlayan Akın, Siyah Beyazılılara en büyük darbeyi Beşiktaş karşısına çıktığı ilk maçta vuruyordu. Siyah Beyazlılar 4 yıllık şampiyonluk özlemine son vermek için Olimpiyat Stadı’nda Büyük Şehir Belediye engelini aşmaya çalışırken, İbrahim Akın attığı golle bu yolda en büyük yaralardan birini veriyordu eski takımına. Maçın ardından “Beşiktaş bu sezon şampiyon olamazsa üzülürüm” açıklaması yapsa da atılan gol duyulan üzüntüden daha etkili oluyor ve Beşiktaş o maçın ardından bir daha toparlanamayarak şampiyonluğu kaybediyordu.

En masumu İbrahimler’den Kaş olanıydı. Altyapıdan yetişen İbrahim Kaş, Ertuğrul Sağlam’ın takıma kazandırdığı genç yeteneklerden biriydi. Kaş sadece çalıştı ve futbol oynadı. Futbolun adaleti de onu ödüllendirdi. Önce (A) milli takım kadrosuna seçilen Kaş, menajerinde de katkısı ile Avrupa yollarına düşüyordu. En masum İbrahim artık İspanya’daydı. Kimse beklemiyordu böyle bir transferi ama oldu. İbrahim Kaş sezonun ardından önce 2008Avrupa Şampiyonası için (A) milli takım kadrosuna çağrıldı. Ancak olmadı ve turnuvada oynamadan geri döndü. Ama Beşiktaş’a değil, Getafe’ye. Kaş artık uçmuştu. İspanya’nın Getafe takımına transfer olan İbrahim’de artık Siyah Beyazlı formayı giymeyecekti.

Geriye iki kalmıştı. “Deli İbrahim” ve “Hırcın Toraman”. 2008-2009 sezonu öncesi İbrahimlerin son temsilcileri Avusturya kampında hazırlıklara başlamıştı. Ama kimsenin öngörmediği olay gerçekleşti. Deli İbrahim’in damarına basılmış, Toraman’ın terliği başlarına büyük dert açmıştı. Büyük savaşlar öncesi kıvılcımı yakan ufak olaylar gibii, terlikle yemeğe inme büyük bir hesaplaşmaya dönüşmüştü. Bir gün boyuncu, iki kez, hem de 15’er dakika ara vermeden birbirlerine yumruk sallamış, saçlarını çekmiş ve en önemlisi Beşiktaş tarihine geçmişlerdi. Takımın iki kaptanın bu “Liderlik Kavgası” ikisine de pahalıya mal olmuştu. İbrahimlerin son temsilcileri de Beşiktaş’tan gidiyordu. Henüz tam karar verilmedi. İkisi veya ikisinden biri yeniden sığınabilir “Kartalın Kanatlarının Altına”. Kanatların altında ne kadar kalacaklar belli değil ama artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ne “Deli İbrahim” diye inleyen Tribünler eski çoşkusunda olacak, ne de Toraman rakiplerinin ayağını eskisi gibi hırcınca ve özgürce kayabilecek. Akıllarını bir köşesi Beşiktaş tarihine yazdırdıkları bu olay ile her zaman meşgul olacak.

Karakartal'a devam... Karakartal Mobil Uygulamaları