Peşin parayı ve teminat mektubunu temin edemediklerinden 'gurbetçi delikanlıyı' bekletiyorlardı... Fatih Sonkaya da 2 ay bekledikten sonra patlayacak, "Bunların parası yok, bunlar müflis tüccar... Amatör kulüpler bile bunların yaptığını yapmaz. Yazık, Avrupa'da itibar kaybediyorlar" demiş, G.Saray yönetimine fena sallamıştı. Hıncal Uluç, altında bizim imzamız olan haberi NTV ekranlarında milletin gözlerine sokup G.Saray Başkanı'nı ağır sözlerle suçlayınca, bu defa da Canaydın, bir öfke yumağı gibi fırladığı aynı ekrandan Uluç'a veryansın ederken, bizim haberi de 'fazla kurcalamadan', hatta haberi bizim yazdığımız şekilde, farkında olmadan doğrulayarak 'yalanlamaya!' kalkacaktı...
O zaman... 'Haydi hodri meydan'dı... Elimizde çocuğun ses bandı vardı... "Bir TV ekranına çıkıp yüzleşelim" dedik ama o 'mağrur adam' görüntüsünü veren başkandan tıss... Ses çıkmadı...
Neyse keselim. Olayın biraz daha devamı vardı... Sevgili başkanımızın canı yine sıkılacaktı...
Fatih Sonkaya derken, hemen hatırlanıyordu... Çünkü o 'müthiş gol' diğer birçok gol gibi hafızalardan 'kuyruklu yıldız' gibi kayıp gidenlerden değildi.
Ümitlerimiz, İngiliz ümitleri ile Ali Sami Yen Stadı'nda kapışmıştı... Daha oyunun ilk dakikalarıydı... Sağda, kayadan sanki koca bir kitle kopmuş, önüne geleni altında çiğneyip bir anda İngiliz kalesi önüne gelmişti... Uzak direk tarafına kesecek gibi yapmış, İngiliz kalecinin dengesini bozmuş, sağ ayak içini nefis kullanıp ön direğin dibinden topu ağlara bırakmıştı... İşte o anda teknik direktör Raşit Çetiner'in yardımcısı Turan Mesci yerinden fırlayıp bağıracaktı:
"Vay hergele vay... Şuna bak. Yahu bunun yaptığını dünyada kaç futbolcu yapar?"
Yakın mazimizin çok klas ve önemli futbolcularından Köksal Mesci'nin kardeşi olan Turan hoca, o 'hergelece golü' tekrar hatırlayıp, Ümit Milli'den öğrencisi olan Sonkaya'yı 'teknik özellikleri' ile bize şöyle anlattı:
"Savunma yönü mükemmel. Fizik yapısı çok sağlam. Biz aramızda böyle güçlü olanlara 'domuzcuk' deriz... Öyle biri işte... Kendi savunma anlayışı içinde zeki... Ama oyun zekâsı, öyle üst seviyede değil. Süratli, mücadele gücü yüksek..."
Fatih Sonkaya'nın 'Hollanda raporu da' sevgili gazeteci arkadaşım İlhan Karaçay'dandı... Karaçay yıllardır Hollanda'da yaşıyordu ki... Politikadan spora... Kaçakçıdan, karaparacıya... Yaprak kımıldasa haberini alırdı.
İlhan Karaçay'a göre, Fatih Sonkaya 'süper güç' lâkabyla Hollanda'da tanınan, beğenilen... Hatta çevresinde çok da sevilen bir delikanlı.
2 yılda zirvede
1981 doğumlu bu Türk genci, profesyonel kariyerine ilk adımını 1998-99 sezonunda Roda JC'de atmıştı. Bir yıl sonra ise onu, ikinci lige düşen VVV'ye kiralamışlardı. Dönüşünde ise Roda'nın 'banko futbolcularından' birisi olacaktı.
Ve Hollanda basınında başarıları ile dillenmeye başlayacaktı... Hollandalılar onu şöyle değerlendiriyorlardı:
"Geleceği parlak olan bu delikanlı Hollanda Milli Takımı için çok önemli bir kazanç olacak."
Bu arada da vakit kaybetmeyen Hollanda Futbol Federasyonu yetkilileri önüne şöyle bir teklif koyuyorlardı:
"Kararını ver; Hollanda Milli Takımı mı, Türk Milli Takımı mı?"
Tekliften sonra 10 gün düşünme süresi isteyen genç, en sıkıntılı dönemini yaşadı. Sonunda kararını açıkladı:
"Türk Milli Takım formasını giymek istiyorum. Çünkü ben Türküm."
Bu samimi açıklama Hollandalıların canını sıkmış, ama asla kızdırmamıştı... Hatta bu davranışı ile Hollandalılar'ın sevgisini bile kazanmıştı.
Fatih'in Ümit Milli Takımımız'ın formasıyla İngiltere'ye attığı gol Hollanda TV'lerinden de defalarca gösterildi... Gazeteler başlık attı, yorum 3 aşağı beş yukarı şöyleydi:
"İşte, Oranje (Hollanda Milli Takımı) bu futbolcuya sahip olamadı..."
Canını sıkma be Hollandalı... G.Saray da sahip olamadı... Kısmet Beşiktaş'a imiş... Hayırlı olsun!..
Kaynak: Talay Erker / Vatan