Eski dosttan mesaj var!

Geçtiğimiz yıllarda Beşiktaş kalesini koruyan Vedran Runje, Bilic'ten Beşiktaş taraftarına kadar bir çok konuda açıklamalarda bulundu.

Beşiktaş tribünlerinin “Runjeeee, Runjeeee” diye yaptıkları tezahüratla özdeşleşen, kimi zaman bir teknik adama, kimi zaman soyunma odasındaki yöneticiye hiç çekinmeden iğneli lafları peş peşe söyleyen bir profil. Beşiktaş’ın Hajduk Split ile oynayacağı hazırlık maçı için gittiğimiz Split’te onunla bir araya geldiğimizde, o bilinen soğuk ve sinirli halini evindeki gardırobunda bırakmıştı sanki. Adriyatik’in kıyısındaki sohbetimize başlamadan önce bizi bir Akdenizli gibi sıcakkanlı bir şekilde karşılayan Runje, daha röportaja başlar başlamaz, “Hırvat kızlarını beğendiniz mi?” şeklinde espri yapması, önümüzdeki bir saatin bir hayli keyifli geçeceğini gösteriyordu.

ÖZEL BİR KULÜBE GİTTİ

Lafı hiç dönüp dolaştırmadan, Runje’nin hem eski milli takım arkadaşı, hem eski hocası Slaven Bilic’e getirdik. Bilic’in Beşiktaş ile anlaştığını ilk duyduğu an çok mutlu olduğunu belirterek konuşmaya başlayan Runje, “Bilic, Beşiktaş için; Beşiktaş da Bilic için bir şans. Beşiktaş’a gittiğini duyduğumda çok doğru bir tercih olduğunu düşündüm. Hemen onu arayarak ona çok özel bir kulübe gittiğini söyledim” dedi.

Runje sözlerini şöyle sürdürdü:

Kendisi hem iyi bir oyuncuydu hem de iyi bir hoca. Onun futbol mantalitesi kesinlikle çok farklı. Aynı zamanda çok iyi bir insan ve kesinlikle zor birisi değil. Futbolcularla iyi arkadaşlık kurabiliyor. Lokomotif Moskova’da bazı problemler yaşadı ama Beşiktaş’ta başarılı olacağına inanıyorum çünkü Bilic’in futbol temeli çok iyi” diye konuştu.
Bilic’in her zaman halktan biri gibi yaşadığını da sözlerine ekleyen Vedran Runje, “O halkın gezdiği yerlerde gezmeyi çok sever. Sadece kendi başına değil, ailesiyle birlikte de halkın arasına karışır. Yalnız Türkiye’de değil Hırvatistan’da bulunduğu dönemlerde de böyle yaşar. Bu durum burada gayet normal bir şey. Bence asıl mesele Türk basını. Bazı şeyler gereğinden fazla abartılıyor. Hırvatistan’da ünlülerden imza istemek pek yaygın bir şey değil” ifadelerini kullandı.

BEŞİKTAŞ İYİ OYNAMIŞTI

Bilic’in davetlisi olarak Beşiktaş-Galatasaray derbisini Atatürk Olimpiyat Stadı’nda seyrettiğini belirten Hırvat eldiven, “Maçı taraftarların arasında tribünde seyrettim. Olaylar çıktığında stadı terk ettim. Eğer burada bir beş dakika daha dursam asla eve dönemem diye düşünmüştüm. Otelime vardığımda ise yaşananları televizyon ve gazetelerden öğrendim. Maçın ardından Bilic ile bir yemek yedik. Büyük hayal kırıklığına uğramıştı. Dürüstçe konuşmak gerekirse o maçta Beşiktaş çok iyi oynamıştı. Takım pres yapmayı bıraktığı anda oyunun kontrolü Galatasaray’a geçti. Bir de Drogba gerçeği var. Drogba her zaman Drogba’dır” yorumunu yaptı.

MUHTEŞEM YÜZYIL NEFRETİ

Eğer Türkiye’de bir sene daha kalsaydım, Türkçe’yi öğrenirdim. Tam öğrenecekken ayrıldım. Hırvatistan’da Türk dizileri çok moda. Bazı dizileri anlayabiliyorum. Burada herkes Muhteşem Yüzyıl’ı seyrediyor. Annem o kadar çok seyrediyor ki artık Muhteşem Yüzyıl ve Süleyman’dan nefret ediyorum. Annem bir de Adını Feriha Koydum dizisini çok severdi. Ezel ve Binbir Gece, Hırvatistan’da çok popülerdi. Televizyonda sadece futbol ve film seyretmeme rağmen bunları biliyorum. Hatta Muhteşem Yüzyıl’daki Süleyman karakterinin Gezi Parkı eylemlerine de katıldığını biliyorum.

TAYFUR ARABA BİLE TAMİR EDEMEZ!

Tayfur Havutçu’nun şike yaptığına asla inanmam. Benim bildiğim Tayfur arabasını bile tamir edemez, şikeyi nasıl yapsın? Büyük bir takımda oynamış ve o takımda hocalık yapmış birisi bana göre asla şike yapmaz. Ben buna inanamam. O çok centilmen ve iyi bir insan. Bir kaleci şike yapabilir ama hoca yapamaz.

DROGBA İLE GÖRÜŞÜYORUM

Didier Drogba ile Marsilya’da birlikte oynadım. Kendisiyle hala görüşmeye devam ediyorum. Çok iyi arkadaşımdır. Türkiye’ye gittiğinde transferiyle ilgili konuşmadım. O kadar iyi birisi ki, ondan asla nefret edemezsiniz.

RUNJE’DEN İNCİLER

* Türkiye’ye geldiğim ilk bir ayda evimin en çok sevdiğim yeri tuvaletti. Organizmam Türk yemeklerine bir ayda alışabildi.
* Çarşı’nın en önemli özelliği, kırdıkları desibel rekorları.
* Beşiktaş tribünleri ile bir problemim yoktu. Bir grup beni çağırıyor ama başka bir grup çağırmıyordu. Bu nedenle maçtan önce tribünlere gitmiyordum.
* Şu anki takımdan İbrahim Toraman ile Serdar Kurtuluş’u tanıyorum. Serdar’ın saçları dökülmüş. Sanırım evlilikten!
* Bir gün evde Trabzonspor’un Şampiyonlar Ligi maçını seyrettim. Tanıdık birini görünce sesini açtım. Evet, Burak Yılmaz’mış.
* İstanbul’a ilk geldiğimde şehrin büyüklüğü beni çok korkutmuştu. Özellikle trafiğin sonu yok diye düşünüyordum.
* Beşiktaş’ta oynarken bir gün soyunma odasının çok kalabalık olduğunu gördüm. Tigana’yı bir türlü bulamıyordum ve “Burada ne çok insan var” diye bağırdım. O an soyunma odasındaki yöneticilerin hepsi şaşkınlıkla bana bakıyordu.



Karakartal'a devam... Karakartal Mobil Uygulamaları