Erken gelen gol ile rahatlayan Beşiktaş, gününde olan gol ayaklarının da yardımı ile ilk yarıda işini bitirmişti. İkinci yarı formalite gereği gibi oynanacak bir hava vardı, çünkü Trabzonspor’un iki farkı kapatacak ne gücü vardı ne de isteği. Ama ikinci yarının hemen başında İbrahim Toraman’nın oyun dışı kalması ile birlikte bir anda her şey değişti. Toraman’nın atılması adil miydi değil miydi, onu tartışacağız ama 10 kişi kalan Beşiktaş bir anda iyice çöktü ve kabuğuna çekildi. Beşiktaş ne zaman 10 kişi kalsa aynı şekilde sahada siniyor, ama Beşiktaş’lı oyuncular, rakipleri 10 kişi kaldığı zaman rakiplerinin üzerine böyle bir baskı kuramıyor.
Biraz Trabzonspor’lu forvetlerin beceriksizliği, biraz da Rüştü’nün eski günlerine gidip, iyi bir kaleci olduğunu hatırlaması ile Beşiktaş bir maçta daha gol yemeden galibiyete ulaştı. İlk yarıda Rüştü, kendi hatası ile oluşan pozisyonda inanılmaz bir refleks ile topu çizgiden çıkardığında yanımdaki arkadaşlarıma dönüp, bu sene ilk kez Beşiktaş kalecisi mutlak bir golü önledi dedim. Gerçektende Beşiktaş seyircisi son iki yıldır kalesine gelen ve her gol olması gereken topun gol olmasına o kadar alıştı ki; Rüştü bu gece iki, üç güzel kurtarış yapınca bir anda kahraman oldu. Şunu unutmamak lazım ki, eğer Beşiktaş’ın kalesinde oynuyorsanız ve takım halinde hedefiniz şampiyonluk ise bir sezonda en az iki, üç maçı çıkıp tek başınıza almanız gerekir. Büyük takım kalecisi olmanız bunu gerektirir, tabi bu maçları kurtarırken de bir sezonda en fazla bir bilemedin iki hata yapma lüksünüz vardır. Bu çizgiyi tutturamazsanız gidip bir orta sıra takımında sürdürürsünüz futbol yaşantınızı.
Geldiği ilk günden beri sadece basında sadece maddi yükü ön plana getirilen Holosko, Beşiktaş’ın itici gücü olmaya devam ediyor. Geldiği ilk günden beri kendisine her türlü desteği bu satırlarda verdik, o da sağ olsun, çıkıyor takır takır topunu oynuyor ve Beşiktaş’ın başarısı için elinden geleni yapıyor. Aklı sadece sahada olan bir Bobo ile beraber Holosko, bırakın Türkiye’yi, Avrupa’yı bile zorlayacak bir ikili oluşturur. Beşiktaş’ın eğer hedefi gerçekten Avrupa’da bir başarı ise bu ikilinin mutlaka elde tutulması gerekir.
Haftalardır ya sakat olan, ya da oynasa da varlığı ile yokluğu belli olmayan Serdar Özkan için sürekli bir iki satır yazı yazmak istedim ama elim bir türlü onu eleştirmeye gitmedi. Bu geceki maçı seyredince yüreğime su serpildi. Maçın kahramanı olarak Serdar Özkan’nın adını çok net bir şekilde buraya yazıyorum. Ne güzel kurtarışlar yapan, Rüştü, ne harika bir gol atan Delgado, ne de rakip savunmayı kilitleyen Holosko, maçın kahramanın ilk saniyeden oyundan alındığı son saniyeye kadar sürekli koşan, arkadaşlarının açığını kapatan, bunları yaparken de hücum yönünü unutmayan Serdar Özkan dır. Ayağına sağlık Serdar, lütfen hep böyle kal, çünkü Türk futbolunun sen ve senin gibi yeteneklere çok ama çok ihtiyacı var.
Bitime kaldı şimdi sekiz hafta ve Beşiktaş yoluna devam ediyor. Hakemler hakkındaki endişelerim artarak devam etmekle beraber, Beşiktaş’ın mutlu sona varması için sadece sahada mücadele etmesi yetmeyecek gibi gözüküyor. Geçen hafta bazı iddiaları dile getirmiştim, umarım ki yanılırım ama son dönemki sessizliği ile benden ilk kez geçer not alan Beşiktaş yönetiminin biraz dikkatli olması gerekiyor. Atı alan Üsküdar’ı geçti mi, sonra durdurması imkânsız oluyor! (Anlatmak istediğim acıları yaşayan Beşiktaş’lılar ne demek istediğimi çok iyi anlamışlardır… )
Not: Maç çıkışı eve gelip, Turkcell Süper liginin resmi yayıncı kuruluşunda maçlarının özetlerini seyretmek için televizyonumun karşısına geçtim. Hakemlik eskisi Sayın Erman Toroğlu’nun yorumları eşliğinde Beşiktaş Trabzonspor maçı pozisyonlarını izlemeye koyuldum. Açık ve net bir şekilde hakemlere Beşiktaş’lı oyuncuları hedef gösteriyordu. En basit ikili mücadelede bile Beşiktaş’lı oyuncuların girişlerine art niyetli demesi, aslında kendisinin art niyetli olduğunun göstergesi idi. Beşiktaş’ın elinde kalan son ön libero sayılabilecek oyuncunun bu kadar hedef gösterilmesi ilginçtir. Ligimizde hakemlerinin yüzüne su atan oyuncular, rakiplerini ayağını kırmak için giren oyuncular, gördüğü en basit karta bile saatlerce itiraz eden oyuncular varken, İbrahim Toraman’ı hedef gösteren, aslında çok net bir şekilde gizli bir oyunun parçası olduğunun ispatıdır. Herhalde Beşiktaş’ın liderliği ile beraber reytingleri düşen resmi yayıncı kuruluş yine(!) kendince önlemler almaya başladı, çünkü hafızası biraz güçlü olanlar 100.yılda şampiyon olan Beşiktaş’ın bir sene sonra reytingler düşüyor diye ne hale getirildiğini çok net hatırlarlar. Bizden hatırlatması…