Beşiktaş'ta okunacak kitap olur!

Oku, oku... Kitap gibi futbolcu... Okurken ya "Yakılacak kitap" diyeceksiniz; ya da "Okunacak kitap..." Çok ilginç bir delikanlıydı Berkant Göktan. "Yükseliyor" denirken düşen, "Düşüyor" denirken "Yükselen" bir "Hayat çizgisi-futbol göstergesi" vardı ki, onun "Kader anlarında" hep yanında olan menajeri Derya Akkor bile anlatamıyordu...

Daha 12 yaşında Bayern Münih gibi dünya markası bir kulübün altyapısına girdi. Daha sonra menajerliğe soyunacak olan Derya, o günlerde Münih'te gazetecilik yapıyor, sporu da kovalıyordu. Bazen Türkiye'ye haber geçerdi: "Almanlar hayran, Beckenbauer Berkant'ın üzerine titriyor."

Garden Stad Trudering'ten Bayern'e gelen "Çocuk futbolcu" şöhretin doruklarına doğru hızla koşuyordu.. Altyapıda en çok gol atan o idi. 16 yaşında Alman Milli Takımı'na çağrılmış, 17 yaşında Bayern Münih formasıyla Manchester United'a karşı Avrupa kupasında oynamıştı.. Beckenbauer'in o günlerde şöyle bir sözü vardı: "Bir gün bütün dünya bu Türk çocuğunu konuşacak."

Almanlar Genç Milli Takım'da forma giydirmesinler diye Derya onu alıp Türkiye'ye kaçıracaktı.. O günlerde Türk Milli Takım alt yapısına bakan Bora (rahmetli) ve Necati hocalar Beylerbeyi'nde bekliyorlardı. Boğaz Köprüsü'nden geçerlerken, arabalarının benzini de bitmişti. Derya Akkor o "Tatlı anıdan" bahsederken 'Takdir'i ilahi miydi acaba?" diyecekti.. Çünkü, Berkant da "Futbolunun tatlı yarışında" kalacak patinaja başlayacaktı.

Gerçekten de "Almanya'daki futbol yaşamı" inişe geçmiş gibiydi. Hiçbir şey sebepsiz olamazdı... Bir Alman kızına tutulmuştu. Sarsıntılı ilişki sırasında, idmanlarını asmaya, disiplinsiz davranmaya başlayınca, onun üzerine titreyen Beckenbauer bile çileden çıkıp, "Sen kendini ne sanıyorsun?" diyecekti.

M.Gladbach ve A.Bielefeld'e kiraya gönderilmesi de yetmemişti. Döndüğünde Bayern'in amatör takımındaydı.. Bir amatör maçın 60. dakikasında dışarıya alınınca formasını üzerinden çıkartacak, fırlatıp atacaktı. Disiplini ile tanınan hoca Herman Gerland da o formayı alıp Berkant'a bağıracaktı: "İyi bak, bir daha bu formayı zor görürsün."

Yine B.Münih'te unutulmaz bir olayı vardı.. İdmana geç kaldığı bir gün, önünü Bayern'in ünlü futbolcusu Matthaeus kesecek ve soracaktı:

"Senin adın ne?"
"Berkant..."

"Benim adım ne?"
"Matthaeus.."

Matthaeus o zaman daha hırçınlaşmıştı:
"Ben idmanlara 1 saat erken geliyorum da, sen neden geç geliyorsun? Kimsin sen?"

Ama, ondaki cevheri görüp, hâlâ "Süper" diye direnenler de vardı. Örneğin Ümit Milli takımdaki hocası Turan Mesti (Raşit Çetiner'in yardımcısı) sanki "Maradona'yı" anlatmaktaydı. Son derece yetenekliydi. Yaratıcı yanı harikaydı. Bire birde babasına çalımı yedirirdi. Gol vuruşları nefisti. 80 doğumlularımız İsrail'de şampiyon olduğunda, Berkant gol kralı idi. İsveç'i 2-0 yenip gruptan çıktığımız maç öncesi Arsenal, Berkant'ı izletmek için adam göndermişti. Turan hoca şunu da anlattı: "Fransa ile 16 yaş eleme maçı oynayacaktık. Zor maçtı. Otelde 'Ne yaparız?' derken yanımıza Alman futbolunun önemli ismi Dresler geldi.. Ve bize 'Berkant gibi oyuncunuz varken, siz niye düşünüyorsunuz? Bırakın Fransızlar düşünsün' dedi."

G.Saray'da neden patlama yapamadı diyorsanız, yanıt ortada: "Bar çetesine girdi, dağıttı." Dedik ya; "Kitap" gibiydi.. Ya 'Yakılacak" ya "Okunacak" Dileriz Beşiktaş'ta okunacak kitap olur!

Kaynak: Talay Erker / Vatan

Karakartal'a devam... Karakartal Mobil Uygulamaları