Bu haberi yazdır
Yüreği yetenlere
Hafızası zayıf olanlar için küçük bir hatırlatma ile başlayalım; Beşiktaş son 11 sezonda sadece 1 kere şampiyon olabilmiş!  
Yüreği yetenlere

Hani televizyonlarda bazı programlar herkes için uygun değildir ya,
Bu yazı da aynen o şekilde!
Yazıya başlamadan önce uyarımızı yapalım;
Öncelikle uzun bir yazı, nefesi yetmeyen başlamasın
Ayrıca bugünkü yazım gerçekler ile yüzleşmekten korkanlar için de
UYGUN DEĞİLDİR!

Hafızası zayıf olanlar için küçük bir hatırlatma ile başlayalım;
Beşiktaş son 11 sezonda sadece 1 kere şampiyon olabilmiş!
Bunun dışında sadece 1 adet lig ikinciliği var.
Kalan sezonlarda ise 5 kere 3. , 3 kere 4. ve 1 kere de 5. olabilmiş!
Bu sezonun toplamında sadece 2 kere şampiyon olan takım ile
Arasındaki puan farkı 10 puanın altında kalmış,
6 sezonda 10 puan ile 20 arasında geride kalmış
ve 2 sezonda ise 30 puana yakın fark yemiş şampiyonlardan!

Bu tabloyu ligimizi hiç bilmeyen birisinin önüne koyarsanız,
Beşiktaş için kesinlikle “büyük takım” sıfatını uygun görmez!
Yani özetle; renkli rakiplerimizin bir süredir yaratmaya çalıştığı
“İKİ BÜYÜKLÜ LİG” modelinin aslında nerdeyse piyonu olmak üzereyiz.

Yukarıda saydığım sonuçların bir çok sebebi var;
Kısaca özetlemek gerekirse,
Yıllardır süregelen yönetim becerisizlikleri
Bunun sonucu oluşan maddi buhran
Tesisleşme konusunda rakiplerden geri kalmamız
Ve Türkiye’nin olmazsa olmazı lobi eksikliği...

Hepimizin rakip takımlardan eşi dostu vardır,
Sezon öncesi bazen bir içki masasında
Bazen bir dost sohbetinde,
“Bu sene kim şampiyon olur” konusu açıldığı zaman
Son yıllarda hiç bir rakip taraftar Beşiktaş’ı hesaba bile katmaz oldu!
Artık sezon önceleri şampiyonluğun hep iki adayı var;
Ya Fenerbahçe ya da Galatasaray!
Beşiktaş isterse sezon başında
Messi, Ronaldo, İbrahimoviç’i transfer etmiş olsun
İnanın bana yine şampiyonluk adayı olarak
Beşiktaş konuşulmayacaktı...

Peki, neden bunları yazıyorsun diyenleriniz olacaktır;
İşte tablo bu şekilde iken,
Kayseri’nin eski hocası Robert Prosinecki ile anlaşan
Beşiktaş’ın şansı yaver gitti ve Kayseri yönetimi işi bozdu!
Ve işte ne olduysa bundan sonra oldu,
Hırvat ekolünden yola çıkmış olan yönetimin
Yolu Slaven Bilic ile kesişti!
Ve az önce sıraladığım karanlık tabloya İSYAN başlamış oldu!

Elinde sihirli değnek olan Bilic takımı bir anda şampiyon mu yaptı?
Hayır!
Ama Bilic’in liderliğinde Beşiktaş, Beşiktaş olduğunu hatırlamaya başladı!
Önce isyan edildi, sonra da rüya takım Gordon dönemindeki
Takımdaşlık ve “kolej havası” yakalandı!
Artık sahadaki futbolcular tek yumruk olmayı öğrendi
Ve aynı forma altında bir bütün olmayı başardılar.

Beşiktaş’ın yükselmeye başladığı görenler
Önce takımın yıldızı Gökhan Töre’den kurtulma planını uygulamaya çalıştı!
Fakat takım Gökhan’ı öyle bir sahiplendi ki
Bu sinsi plan suya düştü ve Gökhan daha da yükseldi!

Yayıncı kuruluşun ekmeğine yağ süren
“İki büyüklü lig” modeline
İlk ve net posta Bilic’ten geldi,
Canlı yayında ve Lig TV’de alayına giderini yaptı!
Beşiktaş’ın gümbür gümbür geldiğini görenler
Onlara göre çözümü “belanın” başını ezmekte buldular ve
Planlarını uygulamaya koydular!
Rakip kadrolardan kağıt üzerinde geride olan Beşiktaş’ı
Takım yapıp zirveye ortak eden Bilic’ten kurtulmak gerekiyordu!
Yazıya girişte yazdığım gibi şampiyonluk yarışında adı geçmeyen Beşiktaş
Artık zirve hesabı yapmak ile yetinmiyor
Zirveyi zorluyordu!
Basında başta bir çok sözde Beşiktaş yazarı başta olmak üzere
Herkes Bilic’e saydırmaya başladı!
Ne hocalığını bıraktılar, ne adamlığını...
Onlara göre Bilic ne oyunu okuyabiliryordu,
Ne de taktikten anlıyordu!
Fakat hiç biri şu soruya cevap veremiyordu,
Kadro gücü ve derinliği rakiplerinin gerisinde olan Beşiktaş
Nasıl oluyordu da hala zirvedeydi?
Bu soruyu onlara kimse sormadı zaten onların da bir tek görevi vardı,
Bilic’i bir şekilde göndermek
Ve “iki büyük lig” planının bozulmaması!
Beşiktaş’ın her puan kaybında Bilic’ e yüklendiler!
Deplasmanlarda kazandığı rekor puanlar ile tarih yazan Beşiktaş
Liverpool maçı öncesi Eskişehir deplasmanında yenilince
“Sanki Liverpool’u eleyecek de kadro da revizyona gidiyor” dediler!
Bu da yetmedi; “Avrupa kendini pazarlamak için Beşiktaş’ı sattı dediler!”
Beşiktaş Liverpool’u eleyince kimse Bilic’i alkışlamadı,
Takım oynadı kazandı, oldu!
Bu son zamanların meşhur söylemi ile
Tam bir “ Algı Operasyonu” idi ve bunda da başarılılar!

Olayları dışardan izleyen Beşiktaş taraftarı da
Her puan kaybı sonrası faturanın Bilic’e kesilmesini seyretti!
Geçen senelerde şampiyonun 20-30 puan gerisine düşen Beşiktaş’ı unuttular
Avrupa’da tarih yazan ve Türkiye’de iyi giden takımı görmezden geldiler!

Beşiktaş camiasına düşen görev ;
Bu takımı ve ruhu yaratan Bilic’e sahip çıkmaktır!
Bilic’ e sahip çıkanlara da etiketi yapıştırdılar,
“Siz Bilic’in fikirlerini sevdiğiniz için ona sahip çıkıyorsunuz!”
Evet, doğru! Bilic’in adamlığı ve dünya görüşü bana uyuyor ama
Konu Beşiktaş olunca hiç bir hocanın bu özellikleri beni bağlamaz!
Carvalhal ve Tigana da güzel adamlardı ama
Onları ilk eleştiren biz olmuştuk, çünkü Beşiktaş’a katacakları sınırlı idi!

Şimdi gelelim zurnanın zırt dediği diğer konuya;
TARAFTAR!!!
Beşiktaş taraftarı özeldir ve güzeldir, hatta belki de en güzeldir!
Onlar değil mi ki, Beşiktaş sokakta oynasın
Biz kaldırım da destekleriz diyenler ama
Aynı taraftar İstanbul’un 20-30 km dışındaki Olimpiyat stadına
Gitmekten üşendiği için ;
Beşiktaş takımı kendi saha maçları için bile 600 km yol yapmak zorunda kalıyor!
Halbuki o iğrenç stat dolu olunca Liverpool bile diz çökebiliyor!
Balıkesir maçında kaybedilen puanların tek sorumlusu
Beşiktaş’ı kendi evinde bile deplasmanda oynamak zorunda bırakan
TARAFTARIDIR!
Ha, bir de ceza alan tribünleri de eklemek lazım,
Başka tezahürat yokmuş gibi,
Sonu “İnşallah” ile biten, içinde küfür olan o besteyi
Her maç dakikalarca söyleyip
Sonra “biz küfür etmiyoruz ki” diyen taraftar!
Dostlar, kızmayın gücenmeyin!
Ben Beşiktaş’ı tutmaktan gurur duyduğum kadar
O müthiş taraftarı ile de gurur duyarım ve ben de onlardan biriyim!
Ama o taraftar takımını kaderi ile baş başa bırakmıştır,
Sıcak evinden ya da kahvelerden çıkıp, maça gitmeye üşeniyorlar!
Öyle ya, Olimpiyat stadı çok rüzgar alıyor
Allah korusun üşütüp hasta olabilirler,
O yüzden TV karşısında oturup
Kaybedilen puanlardan sonra
Sanal alemden takıma ve Bilic’ e sallamak daha kolay geliyor!

Kimse kusura bakmasın
Bu takım bu sene istenilen hedeflere ulaşamaz ise
Rakipler kadar takımını tek başına bırakan
Beşiktaş taraftarı da ŞUÇLUDUR!

Unutmayın, dost acı söyler...

Siyah Beyaz Aydınlık Günlerde Görüşmek Üzere

Twitter : Bu yazıyı buraya kadar okuyabildiyseniz devamı için ery02 veya erayerdal adresinde beklerim ...
https://twitter.com/ery02

Karakartal mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Bizi Takip Edin
Karakartal Twitter Karakartal Facebook Page Karakartal RSS Karakartal İphone Karakartal Mobil
En çok okunan haberler
AVRUPA'DAN FUTBOL